Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Temmuz, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Felsefi Terimler ve Metotlar

Argüman nedir? Argüman, tartısma ile aynı sey değildir. Argümanın amacı, karsıt görüse saldırmak yahut dinleyicinizi etkilemek değildir. Argümanın hedefi, sonucunuzun desteğiyle, tartısmanızın tüm taraflarının kabul edeceği iyi sebepler sunmaktır. Argüman, diğer kisinin söylediğinin aksini söylemek de değildir. Karsınızdaki kisinin söylediği sey yanlıs olsa ve siz onun yanlıs olduğunu bilseniz dahi, argümanlar üretmeniz gerekir. Karsınızdakine yanılıyor olduğunu gösteren sebepler öne sürmediğiniz müddetçe, bir argüman üretmis değilsinizdir. Tartısırken, genellikle bazı tezleri verili alır (bunlar argümanınızın “öncül”leridir) ve karsınızdakine, öncüllerinizi kabul edecek olursa, argümanınızın sonucunu da kabul etmek zorunda olduğunu göstermeye çalısırsınız.

Phaidon Devam 2.

1. Sokrates’in Simmias’a Cevabı (91d). Simmias daha önce su ihtimale isaret etmisti: Ruh bir çesit armoni veya uyusma gibi bir seydir, yani lirle armoni arasındaki gibi, ama bedenden (yani tahtadan, tellerden) bağımsız olması, “ilahi olana yakın” olmasıyla farklıdır, ama yine de bedene (tahtaya, tellere) bağlı ve bedenin yok olmasına meydan okuyamamaktadır. Sokrates Simmias’a kendisinin anımsama argümanını kabul etmis olduğunu hatırlatır: her ne kadar bu argüman sadece, ruhun ebedi olmasına değil ama daha önceden var olduğuna isaret ediyor olsa da bu argüman armoni (92b) teorisiyle çelismektedir, çünkü ruh bir bedensiz olarak vardır. Lirle alakalı olan analojinin ise yaramayacağına dair bir ikinci sebep: ruh, bedene yön verip kontrol eder ama harmoni tahta ve teller tarafından yön verilip kontrol edilir (94c).

Phaidon Devam

1. Anımsama Argümanı. Kebes, döngüsel doktrine daha fazla desteğin Sokrates’in her zaman ileri sürdüğü, ‘bizim öğrenmemiz aslında anımsamaktan baska bir sey değildir teorisinden’ geldiğine isaret eder. Diyalogun bu kısmı (72e-77d) Formlar teorisini ve formların bilgisinin anımsama olduğu tezini savunmaktadır. Sokrates, anımsama tezini, ruhun ölümsüzlüğüne dair olan iddiayı desteklemek için kullanır.

Phaidon

Okuma: Phaidon 57a-72e. 1.Phaidon’a Arka Plan. Sokrates son saatlerini dostlarıyla geçirir. Ruhun ölümsüzlüğünü tartısırlar; sartlar düsünüldüğünde önceliği olan bir felsefi sorudur. Bes farklı argüman olduğunu tespit edebiliriz: Ayrıstırma Argümanı (64a-69e); Döngüsel Argüman (70c-72e); Anımsama Argümanı (72e-77d); Benzerlik Argümanı (78b-84b) ve En Son Argüman (100b- 107c). Bu argümanlar sadece ruh veya benlik hakkında söylediklerinden dolayı önemli değil, aynı zamanda Form’lar hakkında olduklarından ötürü önemliler: algılanan tekil seyler sadece kısmen benzedikleri sonsuza-kadar-var olan, ideal-olan tümellerdir.

Sokrates'in Savunması

24.01 Batı Felsefesi Klasikleri Prof. Rae Langton I. Platon Ders 1. Sokrates’in Savunması 1. Sokrates ve Platon. Platon Sokrates’in öğrencisi olarak baslamıstır; erken diyalogları, muhtemelen hakkında bağımsız olarak pek az malumatımız olan Sokrates’in fikirlerini tasvir etmektedir. Sonraki diyaloglarında Sokrates, Platon’un kendi felsefi fikir ve argümanlarını dile getirmek için basvurduğu bir karakter olur. Sokrates’in Savunması, MÖ 399 senesinde yapılan mahkemede Sokrates’in savunmasını sunmaktadır ki bu mahkemede Sokrates gençlerin akıllarını yozlastırmaktan suçlu bulunur ve ölüme mahkûm edilir. Platon bu olaydan sonra siyasetle olan alakasını keserek sadece felsefeyle ilgilenmeğe baslar. Atina’da ilk üniversite olan Akademi’yi kurar.

Sosyolojik Düşünme

Giris: Sosyoloji, ama ne için? Sosyoloji, farklı biçimlerde düsünülebilir. En basit yolu, tepeleme kitap dolu, sıra sıra dizilmis uzun kütüphane raflarını düsünmektir. Bütün kitapların baslıklarında, altbaslıklarında ya da içindekiler listesinde "sosyoloji" sözcüğü yer alır (zaten bu yüzden kütüphane görevlisi onları bu raflara dizmistir).

INSAN KAYNAKLARI YONETIMI

Gunumuz isletmelerinin global rekabet denizinde basariya ulasmalari oldukca zorlasmistir. Bir baska ifade ile, isletmelerin mevcut yonetim teknikleri global rekabetle birlikte etkisiz kalmistir. Bu durum isletmelere basariya ulasma yonunde pek cok yonteme basvurma zorunlulugunu beraberinde getirmistir. Uygulanmakta olan en etkili yöntem "Insan Kaynaklari Yonetimi" dir. Insan Kaynaklari Yonetimi, firmanin hedeflerine ulasabilmesi icin gerekli olan faaliyetleri gerceklestirecek yeterli sayida kalifiye elemanlarin ise alimi, egitimi, gelistirilmesi, motivasyonu ve degerlendirilmesi islemidir. ( Louis Boone- David Koontz, Contemporary Business, Dry Press, 5th Edt. 1988, s.266) Insan Kaynaklari Yonetimi felsefesi, "isletmede en degerli varlik insandir" temeline dayanmaktadir.

STRESLE NASIL BAŞA ÇIKILIR?

Günümüzde stres dolu yaşamın baskılarına ve gerginlik problemlerine gerçek yanıtlar. Bu güçlüklerle savaşmanın yöntemleri! '90 ların yaşamı stresli olabilir. Doktorlar stresin getirdiği hastalıkların gün geçtikçe arttığını gözlemliyorlar. Bu belirtiler; insanlarla ilişkilerin kötüye gitmesi, nefes darlığı, kilo kaybı, sağlıksız beslenme, uykusuzluk çekme ve depresyonlardır. Stres pek çok fiziksel hastalığa neden olabilir. Stresin başlıca nedenlerinden biri iş ve işle ilgili problemlerdir. İnsanlar genellikle çok fazla ve uzun saatler çalışıyorlar, ancak stres okullarda veya üniversitelerde okuyanlarda veya zor şartlarda olanlarda görülüyor.

SEVGİ KUPASI İLKESİNİ UYGULAMA

Disiplin Problemlerini Önlemede Yaratıcı Bir Yaklaşım Bir Çocuğun Sağlıklı Gelişimi İçin Sevgi Zorunludur. Sevgi olumsuz bir davranışı olumlu bir davranışa dönüştürmek için de önemlidir. Aslında, sevgi bazen disiplinden daha etkili bir davranış biçimidir. Bunun nedenini Sevgi Kupası İlkesi açıklar. Çocuğunuz kupa gibidir. Taşacak kadar doldurulduğunda çevresindekilere verebilecek kadar çok sevgi vardır, başkalarına karşı sevgi dolu olabilir ve onlara karşı daha uyumlu olur. Çocuklar sevgiyi ilgi ile denk tutarlar. Bu yüzden çocuğunuz kendinde sevgi boşluğu hissedince, kendisini ilgi çekerek doldurmaya çalışır ve bu ilgi çekme çabası sık-sık kötü davranışlarla sonuçlanır. Anne-baba ise bu davranışların cezalandırılması gerektiğini düşünürler. Ancak çocuğunuzun huysuzluğunun nedeni boşalmış olan sevgi kupası ise, cezalandırma etkisiz kalacaktır. Öncelikle onun sevgiye olan ihtiyacı  giderilmelidir.

REHBERLİK VE YÖNELTME

Günümüzde bütün dünyada bilimsel ve teknik çalışmaların ortaya koyduğu bir gerçek olarak, meslek seçimi hem birey hem de toplum bakımından son derece önemli bulunmaktadır. Ülkemizde de yetişmekte olan gençlerimiz ve toplumumuzun insan-gücü ihtiyacı bakımından meslek seçimi önemsenmekte, gençlerimizin çok çeşitli mesleklere yönelirken gerçekçi olmaları istenmektedir. Eğitim sürecinin, bir mesleğe yönelmede vazgeçilmez temel bir aşama olduğu dikkate alınınca, gençlerimizin eğitim programları ile ilgili tercihlerinde öncelikle kendilerine en uygun mesleklere yönelmeleri önem kazanmaktadır. Bir eğitim programının tercih edilmesi kuşkusuz, o eğitim programının sonunda girilecek mesleği seçmek anlamına gelmektedir. Durum böyle olunca, mesleğe yönelmenin temel aşaması olan eğitim sürecinde gençlerimizin gerçekçi tercihler yapabilmeleri için kendilerine her türlü rehberliğin yapılması gerekmektedir.

PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK

PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK NEDİR ? Hızla değişen dünyamızda, meydana gelen bilimsel ve teknolojik yenilikler, toplumsal yaşamı da daha karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hale getirmiştir. Bunun sonucunda, yeni neslin en iyi yetiştirilmesi, yeteneklerinin israf edilmemesi, hızla değişen dünyaya ve karmaşık toplum yapısına uyumunun en iyi şekilde sağlanması zorunlu hale gelmiştir. Bunun sonucunda PDR hizmetlerinin önemi kavranmış ve tüm dünyada yayılma hızını artırmıştır. Rehberlik öğrenci kişilik hizmetleri bünyesinde düşünülen ve bireyin, yaşamının çeşitli aşamalarında, gelişimine ve uyumuna etki eden faktörlerin bilinmesi ve onun yerinde kararlar veren dengeli bir kişi olması amacını güden hizmetler bütünüdür. Rehberlik kavram ve bir hizmet olarak bireyin gelişimine, bugünkü ve gelecekteki toplumun uyumuna yönelmiştir.

Psikoloji

Bizim bedensel diye adlandırdığımız bazı edimler vardır; büyüklük, şekil, hareket ve yerel bir yayılma olmaksızın kavranamayacak olan bütün diğerleri bu edimlerin taşıyıcısı olan töze beden adını veriyoruz. Ayrıca düşünsel (intellectus) dediğimiz öteki edimler vardır; anlamak, istemek, imgelemek, duyumlamak vs. bunların hepsi düşüncesiz yada algılamasız (idraksiz) yada bilinçsiz ve bilgisiz var olmama bakımından birbirlerine denk, bunların taşıyıcısı olan tözü düşünen bir şey yada bir zihin diye yada hoşumuza giden bir başka adla adlandırıyoruz. Yeter ki onu bedensel tözle hiç karıştırmayalım.

TEKNOLOJİ

Bu yaza damga vuracak oyunlar Yaz ortası geldi çattı. Birkaç yağmurlu günü de geride bıraktık ve güneşin tüm etkisi üzerimizde, bir dakika bile dışarı çıkmak istemeyecek hale geldik. “O zaman evde oturmak en iyisi.” diyorsanız, demek ki bilgisayar veya konsolunuzla baş başa kalmayı hedefliyorsunuz demektir.

PSİKOLOJİYE GİRİŞ

PSİKOLOJİYE GİRİŞ ÜNİTE 01 psikoloji davranışın ve zihinsel süreçlerin bilimsel olarak çalışılmasıdır İlk psikoloji Laboratuarı : 1879 da Almanya’da Leipzing Üniversitesinde Wilhelm WUNT psikolojinin tarihi : İlk psikoloji Laboratuarı : 1879 da Almanya’da Leipzing Üniversitesinde Wilhelm WUNT tarafından açılmıştır. bununla psikoloji başlar.daha öncede psikolojik araştırmalar yapılıyordu ama modern anlamda bir labaratuvar açtı wunt. ve psikolojiyi bilimsel bir disiplin olarak tanımladığı o zamana kadarki yapılan araştırmalarıda kapsayan ilk ders kitabı yazdı . psikolojik yaklaşımlar : yapısalcı yaklaşım-işlevselci yaklaşım-gestaltçı yaklaşım-davranışcı yaklaşım-psikodinamik yaklaşım-bilişsel yaklaşım-insancıl yaklaşım

SOSYOLOJİYE GİRİŞ

SOSYOLOJİK DÜŞÜNMENİN BİREYE SAĞLIYCAĞI ÖZELLİKLER • toplumsal sorunları görebilme • Daha farklı bir dünya olabileceğini görmek. • Bildiklerimizi yeniden inceleme • Kesin doğruları çözümleme ve sorgulama alışkanlığı kazanma SOSYOLOJİNİN TEMEL KAVRAMLARI    Toplum: Toplum bireylerin toplamı demek değil belirli bir kültürü ve bir takım toplumsal kurumları paylaşan insanlar arasındaki ilişkilerdir. Toplum ve ulus birbirinden farklı kavramlardır. Ulus resmi olarak tanınmayı içeren ve varsayılan bi birlikteliktir. Toplumsal Yapı : Toplumu oluşturan temel gruplardan ve toplumsal kurumlardan meydana gelen kalıcı, sürekli ve örgütlü ilişkilere denir  Toplumsal Rol: Toplum her statüdeki insanın belirli bir şekilde davranmasını bekler ve bu davranışlar ROL olarak adlandırılır. Bireyin rollerinden biri yada bazıları diğer yollarla uyuşmadığı zaman ROL ÇATIŞMASI olur.

Doğuştan ideler eleştirisi

GİRİŞ Bilginin kaynağı ve konusu felsefe tarihinin erken dönemlerinden beri en temel konu ve sorunları arasında yer alır. Bu sorunun öncelikli problemlerinden biri ise “Doğuştan İdeler” doktrinidir. Birçok filozof bu konu hakkında düşüncelerini söylemiştir ve çalışmalar yapmıştır. 17. Yüzyıl İngiliz filozoflarından John Locke(1632-1704)’ta bilginin kaynağını ve konusunu bir karara bağlamak için önce doğallıkla, doğuştancılığı eleştirir. Doğuştancılık : insan zihnindeki idelerin en azından bir takım kavram , fikir ve ilkelerin deneyim yoluyla kazanılmadığının, onların doğuştan getirildiğini dile getirmektedir. Locke kendi fikrini öne sürmeden önce fikri öne sürmesine neden olan görüşleri ele alıp onları açıklamak ister. Öncelikle doğuştan idelerin olmayacağını göstermeye çalışır. Locke’un bu ‘doğuştan ideler’ düşüncesine yönelttiği eleştirinin amacı, bilginin kaynağı olarak aklı işaret edenlerin, iddialarını çürütmektir. Locke’un bilginin kaynağının deneyim olduğunu göstermesi iç

ZİHİN-BEDEN PROBLEMİ

GİRİŞ Zihin felsefesi, şuurla ilgili konular, fiziksel ölümden sonraki hayat, iradenin özgürlüğü, zihinsel hastalıklar, zihnin davranışta rolü, duygular (kızgın olmak, aşık ya da mutlu olmak nedir?) ve bunlar gibi birçok çözülmez sorunla ilgilenen bir daldır. Zihin kavramı ile ilgili temel sorunlar özellikle zihin-beden sorunu ile başka zihinler sorunudur. Bu ikisi zihin felsefesinin en temel problemleri olarak görülmektedir. Hatta Searle’e göre son elli yıldır, zihin felsefesinin temel tartışma konusu zihin-beden sorunudur. Öyle ki, filozoflar çoğu zaman başka şeylerden bahsediyor gibi görünürler fakat asıl amaçları zihin-beden sorunu hakkında görüşlerini bildirmektir. 1 Bu çalışmada 50’li yıllardan itibaren dil felsefesi alanında, 80’li yıllardan itibaren de zihin felsefesi alanında geniş ve derin etkileri olan eserler veren çağdaş düşünür John Searle ile birlikte, modern felsefenin kurucusu kabul edilen René Descartes, On yedinci yüzyıl filozofları olan Leibniz ve Spin

BİZ

YEVGENİ ZAMYATİN GİRİŞ Her şeyin devlet tarafından kontrol edildiği bu dünyada insanlar numaralarla ayırt ediliyor, matematiksel bir yaşam var. Bütün evler şeffaf camlarla çevrili bir yapı var. Tüm zamanları tek devlet tarafından programlanmış ve günde iki defa kişisel saatleri var. Numaraların hepsi belirlenen sanat ve bilim kurslarına gitmekle yükümlüler. Şeffaf duvarların arasında her zaman herkesin görebileceği şekil de yaşarlar ve böylece koruyucular tarafından izlenmeleri daha kolay. Sadece pembe bilet aldıkları gün storlarını indirebiliyorlar. Pembe bileti kullanmak istediği numara için dilekçe verilir ve bileti alırlar. Tek Devlet’te ulaşım için aeorolar yani uçak arabaları vardır.

Badio - Etik

Etik: Kötülük Kavrayışı Üzerine Bir Deneme Alain Badiou (2004). Çev. Tuncay Birkan. İstanbul: Metis Yayınları. 180 sayfa. Cemil Emre ŞEKER G120214005 Giriş Badiou’ya göre, kötü, her şeyden önce ancak bir İyi’nin perspektifinden, yani “biri”nin bir hakikat sürecine yakalanması, özneleşmesi perspektifinden kavranmalıdır. Kötü, insan-hayvana değil, özneye ait bir kategoridir ve insan ancak zaten olduğu ölümsüz haline gelmeye muktedir olduğu sürece kötü vardır (Badiou, 2013:71). İyi ve kötü, ancak insanın özne olabilmesi durumunda ortaya çıkar; aksi taktirde salt kötülükten azade olma şeklinde tanımlanan bir “iyi” ye mahkum oluruz ki, bu da hiç “iyi” değildir. Batının insan hakları hukukun ikiyüzlülüğü ve korkunç eksikliğini de burada arar; yani mesele sadece batının insanı ve haklarını belirleme yetkisini tekeline alarak dünyanın geri kalanı üzerindeki maddi tahakkümünü tahkim eden bir fikri tahakküm kurmuş olması değildir, insanı sadece “bir şeylerden korunması gereken