Ana içeriğe atla

Felsefi Terimler ve Metotlar




Argüman nedir?
Argüman, tartısma ile aynı sey değildir. Argümanın amacı, karsıt görüse saldırmak yahut dinleyicinizi
etkilemek değildir. Argümanın hedefi, sonucunuzun desteğiyle, tartısmanızın tüm taraflarının kabul
edeceği iyi sebepler sunmaktır.
Argüman, diğer kisinin söylediğinin aksini söylemek de değildir. Karsınızdaki kisinin söylediği sey
yanlıs olsa ve siz onun yanlıs olduğunu bilseniz dahi, argümanlar üretmeniz gerekir. Karsınızdakine
yanılıyor olduğunu gösteren sebepler öne sürmediğiniz müddetçe, bir argüman üretmis değilsinizdir.
Tartısırken, genellikle bazı tezleri verili alır (bunlar argümanınızın “öncül”leridir) ve karsınızdakine,
öncüllerinizi kabul edecek olursa, argümanınızın sonucunu da kabul etmek zorunda olduğunu
göstermeye çalısırsınız.

Asağıdaki bir argüman örneğidir. Öncüller, kırmızı renkte yazılmıstır.
1. Harcını ödemediği müddetçe hiçkimse NYU'dan mezun olamaz.
2. Meteliksiz Joe Jackson NYU'dan mezun oldu.
3. Demek ki, Meteliksiz Joe Jackson NYU harcını ödemistir.
Bu argümanda, öncüllerin ve sonucun neler olduğu açıkça görülüyor. Bazen bir argümanın öncül ve
sonucunu belirlemek maharet ister. Çoğunlukla karısık ve uzun düz yazı parçalarda öncül ve sonuçları
ayırmak zorunda kalacaksınız. Bunu yaparken, gösterge mahiyetindeki belirli anahtar kelimelere, öncül
ve sonuç isaretlerine bakmak yardımcı olacaktır.
Bazı yaygın öncül isaretleri, “çünkü -den dolayı, olduğundan, için” kelimeleridir. Bu kelimeler
çoğunlukla bir öncülle birlikte gelir. Bazı örnekler sunlardır:
Karbüratörü bozuk olduğu için, arabanıza büyük bir tamirat gerekiyor.
Ötenazi yaygın bir tıbbi uygulama olduğundan, eyalet meclisleri
tarafından yasallastırılmalı ve istismarı önlemek için düzenlemelerde
bulunulmalıdır.
Ötenazi cinayet olduğu için, ahlaki olarak her zaman yanlıstır.
Pozitif ayrımcılığa müracaat etmek zorundayız, çünkü Amerikan toplumu
hala ırkçı bir toplum.
Kürtaj ülkemizde hararetle tartısılan bir mesele olduğundan, kimse bu
husustaki fikrini bir baskasına zorla kabul ettirmeye çalısmamalıdır.
Bazı yaygın sonuç isaretleri ise; “demek ki, buna bağlı olarak, bu sebepten, bu yüzden, sonuç olarak”.
Bu kelimeler genellikle bir sonuç cümlesinden hemen önce gelir. Bazı örnekler sunlardır:
Ya yeni bir vites kutusuna, ya yeni bir karbüratöre, ya da tamamıyla yeni
bir arabaya ihtiyacın var; bu yüzden, para biriktirmeye baslasan iyi olur.
Pozitif ayrımcılık beyaz erkeklerin adil muamele hakkıyla çelisiyor; bu
sebeple, pozitif ayrımcılık adil değildir.
Bir insan öldürmek her zaman yanlıstır ve süphesiz cenin de bir insandır.
Demek ki, kürtaj her zaman yanlıstır.
Bir kadının vücudu olanlar üzerinde kontrol hakkı her zaman bir ceninin
haklarından önce gelir. Sonuç olarak, ahlaki bakımdan kürtaja her zaman
izin verilebilir.
Ötenazi, mücadele etmek yerine ölümü seçmeyi içerir. Demek ki, ötenazi
bir çesit vazgeçistir ve buna bağlı olarak korkakça ve değersizdir.
Yazarlar her zaman öncüllerinin tamamına yer vermezler. Zaman zaman bazı öncülleri verili alırlar. Bu
saklı yahut söylenmemis öncülleri belirlemek maharet ister. Bunu az sonra tartısacağız.
Bir argümanın bizi ikna edip etmediği, ya öncüllerini kabul etmemize, ya da sonucunun bu öncüllerden
çıkarıldığını kabul etmemize bağlıdır. Dolayısıyla bir argümanı değerlendirirken sormamız gereken iki
soru vardır:
i. Öncülleri doğru ve inanmaya değer mi?
Ve:
ii. Sonucu hakikaten öncüllerinden çıkıyor mu?
Bunlar bütünüyle bağımsız konulardır. Bir argümanın öncüllerinin doğru olup olmadığı baska bir
sorudur; sonucunun öncüllerinden çıkarılıp çıkarılamayacağı, apayrı bir sorudur.
Eğer bir argümanın öncüllerini kabul etmezsek, sonucunun bu öncüllerden çıktığı ne kadar açık olursa
olsun, sonucu kabul etmek zorunda değilizdir. Diğer yandan, öncülleri açıkça doğru olsa bile, eğer bir
argümanın sonucu öncüllerinden çıkmıyorsa, bu argümanın sonucunu kabul etmek zorunda değilizdir.
Yani, kötü argümanlar iki sekildedir. Bazıları öncülleri yanlıs olduğu için kötüdür; bazıları da sonuçları
öncüllerinden çıkmadığı için. (Bazı argümanlar her iki yönden de kötüdür.)
Eğer bir argümanın kötü olduğuna karar verirsek, bizi ikna etme ihtimali zayıflar. Bu, kötü bir
argümanın bize sonucunu reddetme sebebi verdiği anlamına gelmez. Neticede, kötü argümanın sonucu
doğru olabilir; mesele, kötü argümanın bize sonucunun doğru olduğuna inanmamız için hiçbir sebep
vermemesidir.
Simdi örnek argümanımıza tekrar bakalım:
1. Harcını ödemediği müddetçe hiçkimse NYU'dan mezun olamaz.
2. Meteliksiz Joe Jackson NYU'dan mezun oldu.
3. Demek ki, Meteliksiz Joe Jackson NYU harcını ödemistir.
Bu argümanda sonuç, aslında öncüllerden çıkıyor, fakat öncüllerden en az biri yanlıs. Bir kisinin
NYU'dan mezun olmak için harç ödemek zorunda olduğu doğru değil. (NYU her sene, hiçbir zaman
NYU öğrencisi olmamıs ve harç ödememis pek çok kisiye onur diplomaları verir.) Muhtemelen diğer
öncül de yanlıs ki, bildiğim kadarıyla Meteliksiz Joe Jackson hiçbir zaman NYU diploması almadı.
Yani, bu argüman Meteliksiz Joe Jackson'ın NYU'ya harç ödemis olduğunu ispat edememektedir.

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

ZİHİN-BEDEN PROBLEMİ

GİRİŞ Zihin felsefesi, şuurla ilgili konular, fiziksel ölümden sonraki hayat, iradenin özgürlüğü, zihinsel hastalıklar, zihnin davranışta rolü, duygular (kızgın olmak, aşık ya da mutlu olmak nedir?) ve bunlar gibi birçok çözülmez sorunla ilgilenen bir daldır. Zihin kavramı ile ilgili temel sorunlar özellikle zihin-beden sorunu ile başka zihinler sorunudur. Bu ikisi zihin felsefesinin en temel problemleri olarak görülmektedir. Hatta Searle’e göre son elli yıldır, zihin felsefesinin temel tartışma konusu zihin-beden sorunudur. Öyle ki, filozoflar çoğu zaman başka şeylerden bahsediyor gibi görünürler fakat asıl amaçları zihin-beden sorunu hakkında görüşlerini bildirmektir. 1 Bu çalışmada 50’li yıllardan itibaren dil felsefesi alanında, 80’li yıllardan itibaren de zihin felsefesi alanında geniş ve derin etkileri olan eserler veren çağdaş düşünür John Searle ile birlikte, modern felsefenin kurucusu kabul edilen René Descartes, On yedinci yüzyıl filozofları olan Leibniz ve Spin

PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK

PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK NEDİR ? Hızla değişen dünyamızda, meydana gelen bilimsel ve teknolojik yenilikler, toplumsal yaşamı da daha karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hale getirmiştir. Bunun sonucunda, yeni neslin en iyi yetiştirilmesi, yeteneklerinin israf edilmemesi, hızla değişen dünyaya ve karmaşık toplum yapısına uyumunun en iyi şekilde sağlanması zorunlu hale gelmiştir. Bunun sonucunda PDR hizmetlerinin önemi kavranmış ve tüm dünyada yayılma hızını artırmıştır. Rehberlik öğrenci kişilik hizmetleri bünyesinde düşünülen ve bireyin, yaşamının çeşitli aşamalarında, gelişimine ve uyumuna etki eden faktörlerin bilinmesi ve onun yerinde kararlar veren dengeli bir kişi olması amacını güden hizmetler bütünüdür. Rehberlik kavram ve bir hizmet olarak bireyin gelişimine, bugünkü ve gelecekteki toplumun uyumuna yönelmiştir.

PSİKOLOJİYE GİRİŞ

PSİKOLOJİYE GİRİŞ ÜNİTE 01 psikoloji davranışın ve zihinsel süreçlerin bilimsel olarak çalışılmasıdır İlk psikoloji Laboratuarı : 1879 da Almanya’da Leipzing Üniversitesinde Wilhelm WUNT psikolojinin tarihi : İlk psikoloji Laboratuarı : 1879 da Almanya’da Leipzing Üniversitesinde Wilhelm WUNT tarafından açılmıştır. bununla psikoloji başlar.daha öncede psikolojik araştırmalar yapılıyordu ama modern anlamda bir labaratuvar açtı wunt. ve psikolojiyi bilimsel bir disiplin olarak tanımladığı o zamana kadarki yapılan araştırmalarıda kapsayan ilk ders kitabı yazdı . psikolojik yaklaşımlar : yapısalcı yaklaşım-işlevselci yaklaşım-gestaltçı yaklaşım-davranışcı yaklaşım-psikodinamik yaklaşım-bilişsel yaklaşım-insancıl yaklaşım