Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Felsefe etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Sabahattin Ali – Kürk Mantolu Madonna (Yazma Üstüne)

Henüz yolun başında olan, düşüncelerine güvenmeyen yazarların yaptıkları en önemli hatalardan biri sistemli bir okuma yapmamalarından  kaynaklıdır. Belirli kitapları okumadan yazar olunmaz. Bunun için, beş önemli yazarın baş yapıtlarını okumakla bu serüvene  başlanabilir. Hangi ünlü yazara bakarsanız bakın hep bu okumuşluğun sonunda güzel ve kaliteli yapıtlar vermişlerdir.  Emin olun çoğu yazar ilk seferde istediği gibi yalın ve güçlü cümleler kuramaz. İyi yazarların önümüze gelen metinlerinin ilk halleri ile son halleri arasında inanamayacağınız kadar çok fark vardır.  Çünkü iyi yazarlar cümlelerine bakıp “Ulan ne yazdım ama be!” diye gururlanmak yerine onlarla sürekli didişirler. Öyle ki birçok yazar defalarca elden geçirdikten sonra yayınladığı yazılarında/kitaplarında bile kendince “ölümcül” hatalar bulur. Kimdir bu yazarlar peki? Önem sırası olmadan sayacak olursak; 1) Ahmet Haşim 2) Ahmet Hamdi Tanpınar 3)Sabahattin Ali 4) Peyami Safa 5)Refik Halit Karay Tabi bunlardan

Pascal’ın İddialı Bahsi ( Pascal’s Wager )

I. Gözden Geçirme Tanrı Var mı? Rasyonel Teizm : (Anselm): Tanrının var olduğunu, ontolojik argüman ile kanıtlayabiliriz: İrrasyonel Teizm: Akla-Düşünceye rağmen (Tanrıya) inanmak. Arasyonel Teizm : Tanrının var olduğunu kanıtlayamayız, ikna edici/kuvvetli deliller bulunmamaktadır; ancak, Tanrıya inanmak için, pragmatik nedenler temin edebiliriz. II. Çeşitli Nedenler Tanrının var olduğu üzerinde düşünürken, yanlış yönlendirilmiş bir şekilde şu veya bu yönde yol katediyoruz diye düşünmüş olabilirsiniz. En yüksek bir varlığın mevcut olduğuna, kuvvetli argümanlarla bu sonuca zorlandıkları için, az sayıda insan inanmaktadır. Pek çok kimse için, Tanrı’ya inanmak, dinî davranışın parçası olarak, sonunda aldatılmayacağınıza güvenerek, kendinizi riske atmaktır. Her hâl ve şartta,Pascal’ın görüşü şu: “Kim Hristiyanları inançları için rasyonel nedenler verememekle kınayacaktır? Onlar gibi bir dini yerine getirenler mi, dinleri için, rasyonel nedenler veremiyorlar? İspat etmeye kalkışmanın, b

Kötülük Sorunu

Tanrını n varolduğuna ilişkin olarak ontolojik argümanı ele almıştık. Eğer bu görüş tutarlı ve yeterli ise, Akılcı-Teist oluyor, yani, Tanrının var olduğu inancını taşımak ve bunu sürdürmek için “haklı nedenler” olduğu görüşünü benimsiyoruz demektir. Bugünse, Teizmi n tutarsız olduğunu, çünkü bir tezadı da beraberinde taşıdığını iddia eden, Atheism argümanını ele alacağız. Eğer bu görüş tutarlı çıkarsa, Teizm için kalacak yegâne alternatif, ‘irrasyonel teizm’: yani, Tanrını n varolduğuna, Ateizmi destekleyen haklı nedenlere rağmen inanmak olacaktır. 1. Çelişkiler İnandığınız şeyi destekleyen iyi bir argümanınızın olmaması, insanı rahatsız edicidir, ama, böyle durumlarla sık sık bir araya geliriz. Bazen inançlarımız sadece öyle arzu ettiğimiz için, kendi kendimize inandığımız bir düşünceden ibarettir; şu veya bu yönde ikna edici bir kanıt olmayınca, yalnız en iyi tahmini yapmaya çalışırız. Bu gibi durumlar içinde, alışması daha güç olanı, inandığınıza karşı, ikna edici bir görüşün o

İnanmak için Neden? Tanrı Var mı/Mevcut mu?

Ontolojik Yaklaşım (*) Soru ( ve cevaplar için çerçeve) -- Tanrı var mı? (Bu soruda,Tanrının, kusursuz bir varlık, bir mevcudiyet olduğu, felsefî/dinî kavramını varsayacağız – Tanrının bu kusursuzluğu, bu mükemmelliği: en güçlü, en yetenekli, ve en kusursuz ölçüde iyi, olduğu temel niteliklerini içermektedir.) Teist: Evet, Tanrı vardır. Rasyonel Teizm: Tanrın ın varlığına inanmak için akla uygun temeller (sağlam nedenler) vardır. Akıl-dışı İnanım, Akıl-dışı Teizm : Tanrını n varlığına inanmak için, akla uygun temeller (sağlam nedenler) yoktur, ama Akıl-dışı Teist, sağlam nedenlersiz de inanır. İrrasyonel Teizm: Tanrının var olmadığına inanmak için akla uygun sebepler, sağlam nedenler vardır; ancak, İrrasyonel Teist, gene de (akla,düşünmeye rağmen) Tanrının var olduğuna (bir nevi gözü-kapalı) inanır. Ateist : Hayır, Tanrı yoktur. Agnostik, Bilinemezci: Bilmiyor. (veya : ne Tanrını n var olduğunu, ne de varolmadığını bilmiyor.) Tanrını nVarolduğunu savunan Görüşler : Rasyonel Teizm,

Sartre - Varoluşçuluk ve Hümanizm

1.Biyografik notlar. Sartre (1905-1980) Varoluşçu felsefenin başlıca kişilerinden biri olmakla beraber bir öğretmen, bir romancı ve bir oyun yazarıydı. Đkinci Dünya Savaşı sırasında Fransız ordusunda görevliyken esir alındığı dönemde Alman felsefesi (özellikle Heidegger) çalıştı. Aynı zamanda partneri olan Varoluşçu Beauvoir ile bir siyasi yayın olan Les Temps Modernes'i kurdu ve idare etti. Russell gibi o da siyasi olarak faaldi ve üyesi olmamakla beraber Fransız Komünist Partisi'ne yakındı. Layık bulunduğu Nobel Ödülü'nü, ilişkilendirilmek istemediği bir burjuva nişanı olarak gördüğü için reddetti. 2.“Varoluşçuluk terimi ne anlama gelir?” Sartre makalesine tüm varoluşçuların ortaklığının “Varlığın özden önce geldiğini yahut tercihe göre, özneliğin çıkış noktası olması gerektiğini düşünmek” olduğunu söyleyerek başlar. (1220) Sartre, insan eserleri ve tabii nesneleri barındıran şeyler âlemi ile insanların dünyası arasında bir ayrım yapmak ister. Đlkine kendinde oluş,

VI. Russell -Felsefenin Problemleri

1. Kısa biyografik notlar. Russell’ın hayatı neredeyse bir asırlık süreyi kapsar (1872-1970) ve bizi tarihi periyottan çağdaş döneme taşır. Matematiği mantığa indirgeme tutkusunda sonuç olarak başarısız olmasına rağmen mantık, dil ve matematik felsefesi devrimseldir (Matematiğin Prensipleri, Whitehead ile birlikte yazmıştır). Sözünü esirgemeyen bir ateist ve Birinci Dünya Savaşına ve Vietnam savaşına sesli bir şekilde karşı çıkan protestocudur. Nükleer Silahsızlanma Kampanyası’nı kurmuştur. Dört defa evlenmiş, iki defa işten atılmış (bir kere Trinity Kolej, Cambridge’den, bir kere de Pensilvanya’daki Barnes Vakıf’ından) ve iki kere hapis yatmıştır. 1950’de Edebiyat Nobel Ödülü’nü almıştır. 2. 1. Bölüm. Görüngü ve Gerçeklik. Bu bölümde Russell bize felsefenin nasıl en sıradan inançlarımız hakkında bile sorular sordurttuğunu gösterir. Descartes’ın yaptığı gibi, ‘ne bilebiliriz ve ne hakkında emin olabiliriz?’ sorularıyla başlar. Kesinlik arayışı içindeyken, doğal olarak şu anki dene