Ana içeriğe atla

Sokrates'in Savunması




24.01 Batı Felsefesi Klasikleri
Prof. Rae Langton
I. Platon

Ders 1. Sokrates’in Savunması
1. Sokrates ve Platon. Platon Sokrates’in öğrencisi olarak baslamıstır; erken diyalogları,
muhtemelen hakkında bağımsız olarak pek az malumatımız olan Sokrates’in fikirlerini tasvir
etmektedir. Sonraki diyaloglarında Sokrates, Platon’un kendi felsefi fikir ve argümanlarını
dile getirmek için basvurduğu bir karakter olur. Sokrates’in Savunması, MÖ 399 senesinde
yapılan mahkemede Sokrates’in savunmasını sunmaktadır ki bu mahkemede Sokrates
gençlerin akıllarını yozlastırmaktan suçlu bulunur ve ölüme mahkûm edilir. Platon bu olaydan
sonra siyasetle olan alakasını keserek sadece felsefeyle ilgilenmeğe baslar. Atina’da ilk
üniversite olan Akademi’yi kurar.

2. Suçlamalar. Sokrates, “yer altında ve gökyüzündeki seylerin arastırmasına girismekten,
zayıf argümanları güçlü yapmaktan ve bu seyleri baskalarına öğretmekten suçludur (II. 19);
gençleri yoldan çıkartmaktan ve sehrin inandığı tanrılara inanmamaktan ve yerlerine yeni
baska tanrılara koymaktan suçludur (IX. 24); o, tam anlamıyla tanrıtanımazdır (XIV.26). Đlk
suçlama filozoflara dair genel yargılardan sökün etmektedir ki bu filozoflar, Sokrates öncesi
Kozmolojistleriyle para karsılığı tartısmağı öğreten Sofistlerdir (X.24) (Sokrates, ne
kozmolojist ne de Sofisttir.) Kutsal seyler ve tanrısızlığa dair suçlamalar ise çeliskilidir
(XV.27).
3. Suçlamaların Gerçek Sebepleri. Bilgeliğin biteviye arastırmasında, Sokrates’in kendi
vatandaslarını sorgulaması, anlasılacağı üzere, onların cahilliklerini ortaya çıkarır; insanlar,
aptal yerine konmaktan hoslanmazlar. Delhi’deki kâhin (IV.21) Sokrates’ten daha akıllı bir
kimsenin olmadığını söylemisti. Sadece kendi bilgisizliğinden emin olan Sokrates, tanrılığın
anlamını yavas yavas kesfeder: insanların çoğu, bilgeliğe haiz olmadıkları zaman bile,
bilgeliğe sahip olduklarını düsünürler; ama yalnızca Sokrates, bilgelikten mahrum olduğunu
bilir (VI.21, IX.23). (Akılları yozlastırılan gençler arasında büyük ihtimalle Alkibiades de
dâhildir ki o gerçekten imansız ve kalles bir general olmustur.)
4. Sokrates’in Miletus’u Sorgulaması.
(i) Sokrates’in sorgulamasında Miletus der ki: nerdeyse herkes gençleri gelistirirken,
yalnızca bir kisi yozlastırır. Sokrates bunun herkesin atları eğitmeği bilmesine rağmen
yalnızca pek az kisinin bunu bilmediğini düsünülmesi kadar doğru olmadığını söyler (XII.24,
XII).
(ii) Miletus, iyi vatandaslar arasında yasamanın, kötü olanların arasında yasamaktan daha
iyi olduğunu kabul eder. Sokrates herhangi birinin niçin isteyerek kendi vatandaslarını kötü
insanlar haline dönüstürmek isteyeceğini sorar (XII.25-26). Bu argüman asağıdaki gibi bir
yapıya sahiptir:
Öncül 1: Kötü biri, zarar vermeğe eğilimlidir.
Öncül 2: Hiç kimse isteyerek baskalarını zarar vermeğe eğilimli kılmaz.
Sonuç: Hiç kimse, birini isteyerek kötü insan haline dönüstürmez.
(Bu argümanı nasıl değerlendirebiliriz?) Bu argüman, Menon diyalogunda gelistirilen ünlü
Sokratik temayla alakalıdır: kimse isteyerek yanlıs yapmaz. Sokrates, ya hiç kimseyi
yozlastırmadığını ya da bunu istemeden yapmıs olabileceği sonucunu çıkarır –bu durumda da
cezadan daha çok, eğitilmesi gerekmektedir.
5. Adalet ve Ölüm. Sokrates, ‘sonu muhtemelen ölümle sonuçlanacak bir hayat sürmekten
utanmıyor musun?’ diye soracak birini tasavvur ederek söyle cevaplar: ‘değeri ne olursa olsun
bir adamın bu sekilde düsünüyor olduğunu sanmak büyük yanlıslıktır. Ama onun düsünmesi
gereken, yaptığı iste haklı mı haksız mı ve doğru bir insan gibi mi yoksa kötü bir insan gibi mi
davrandığıdır’ (XVI.28). Sokrates kendini savastaki askerle mukayese eder ve burada iki
durum var gibi görünür: (i) sonuçları ne olursa olsun, adilane bir sekilde davranmalıdır insan.
Hatta sonuçları gerçekten çok kötü bile olsa, nasıl davranması gerektiğini düsünen kisinin
aklına böyle seyler gelmemelidir. (ii) insan kötü olduğu bilinmeyen bir seyi kötü olduğu
bilinen bir seye karsı seçmelidir. ‘Adilce davranmamanın kötü ve utanılacak bir sey olduğunu
çok iyi biliyorum. ... kötü olduğunu bildiğim bir seyi hiç yapmayacağım ve ne iyi ne de kötü
olduğunu bilmediğim seyi yapmaktan korkmayacağım’ (XVII.29). Sokrates savunmasının bu
kısmını, eğer beraat ettirilse bile, yolunu değistirmeyeceğini ısrarla söyleyerek bitirir:
‘Nefesim ve kuvvetim olduğu müddetçe, felsefeyi bırakmayacağım ve sizleri uyarmaktan ve
sizlerden kimle karsılasırsam karsılasayım, ona hakikati beyan etmekten geri durmayacağım.’
6. Hemseri Atinalıların Savunusu? Sokrates, kendisini değil ama hata yapmak ve masum bir
insanı mahkûm etmek üzere olan kendi hemserilerini savunmakta olduğunu ifade etmektedir.
Onlar eğer kendisini ölüme mahkûm ederlerse, ona verecekleri zarardan daha çok zararı
kendilerine vereceklerdir (XVIII.30-31) ve bu kötülük etmek iki sekilde olacaktır. Đlkin,
kötülük etmek, kendine zarar vermektir (‘bir insanı adilane olmayan sekilde ölüme mahkûm
etmek’, ‘öldürülmekten daha büyük kötülüktür’). Đkinci olarak, Sokrates gittiğinde, Atina
büyük, iyi beslenmis, ama uyarmak gibi hayati bir fonksiyonu yerine getiren at sineğinin
yokluğundan ötürü, tembel bir ata dönüsecektir.
7. Karar ve Ceza. Sokrates, 220 oya karsı 281 oyla suçlu bulunur. Suçlayıcılar, ölüm cezası
isterler. Sokrates’in alternatif ceza isteme hakkı vardır. ‘Sizi uyarmak için bos vakte ihtiyacı
olan fakir hayırsever birine verilecek uygun mükâfat nedir ki?’ Olimpiyat atletlerine
geleneksel olarak Prytaneum’da verilen bedava yemeğe ne dersiniz der (XXVI.37). Eğer
mutlaka bir para cezası olacaksa, Platon’un da dâhil olduğu arkadasları tarafından
karsılanacak olan 30 minayı teklif eder. Uslu durmak, sorgulamaktan uzak durma cezasını
düsünmez bile: çünkü üzerine düsünülmeyen bir hayatın yasanılmağa değeri olmayacağından
insanın erdemi üzerine tartısmaktan daha büyük bir iyiliğin insanın basına her gün gelmez.’
(XXVIII.38). Fakat ölüm cezasına çarptırılır Sokrates. Tepkisi ise:
Dostlar, günahkârlıktan sakınmak ölümden sakınmaktan daha zordur; çünkü günahkârlık ölümden daha
hızlı kosar. Ben yaslı ve yavas olduğumdan, daha yavas kosan takipçim tarafından yakalandım ve zeki ve
hızlı olan suçlayıcılarım da, daha hızlı kosan takipçileri tarafından yakalandılar –günahkârlık. Ve simdi
ben, sizler tarafından ölüme cezalandırılmıs olarak gideceğim; onlarsa hakikat tarafından günahkârlığa ve
hakkaniyetsizliğe cezalandırılmıs olarak gidecekler.
8. Ölüm Nedir? (XXXI-XXXIII, 40-42) Đyi bir seydir; çünkü içindeki ilahi ses onu bugüne
kadar takip ettiği yoldan hiç çevirmemistir. Düsünüldüğünde ölüm, ya hiçlik ya da ‘hakikatli
yargıçlarla’ yapılan bir seyahattir. Bir tereddüde isaret ederek vedalasır: ‘Herkes yoluna
gitmeli artık, ben ölmeğe, sizler de hayata. Hangisinin daha iyi olduğunu ancak tanrı bilir’.

Yorumlar

  1. Sokrates’in kendi doğrularının peşinden gitmesi ve suçlamalar karşısında kendinden taviz vermemesi, af dilememesi, yalvarmaması çok güçlü ve kendinden emin bir duruşu temsil ediyor. Kitabı herkese tavsiye ediyorum.

    Kitaptan en sevdiğim alıntı:

    Kötü olduğunu kesinlikle bildiğim şeylerden uzak dururken, belki de iyi olması olanaklı bir şeyden hiçbir zaman kaçmayacak ya da korkmayacağım.

    Devamını burada bulabilirsiniz: http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/platon-sokratesin-savunmasi/

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

ZİHİN-BEDEN PROBLEMİ

GİRİŞ Zihin felsefesi, şuurla ilgili konular, fiziksel ölümden sonraki hayat, iradenin özgürlüğü, zihinsel hastalıklar, zihnin davranışta rolü, duygular (kızgın olmak, aşık ya da mutlu olmak nedir?) ve bunlar gibi birçok çözülmez sorunla ilgilenen bir daldır. Zihin kavramı ile ilgili temel sorunlar özellikle zihin-beden sorunu ile başka zihinler sorunudur. Bu ikisi zihin felsefesinin en temel problemleri olarak görülmektedir. Hatta Searle’e göre son elli yıldır, zihin felsefesinin temel tartışma konusu zihin-beden sorunudur. Öyle ki, filozoflar çoğu zaman başka şeylerden bahsediyor gibi görünürler fakat asıl amaçları zihin-beden sorunu hakkında görüşlerini bildirmektir. 1 Bu çalışmada 50’li yıllardan itibaren dil felsefesi alanında, 80’li yıllardan itibaren de zihin felsefesi alanında geniş ve derin etkileri olan eserler veren çağdaş düşünür John Searle ile birlikte, modern felsefenin kurucusu kabul edilen René Descartes, On yedinci yüzyıl filozofları olan Leibniz ve Spin

PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK

PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK NEDİR ? Hızla değişen dünyamızda, meydana gelen bilimsel ve teknolojik yenilikler, toplumsal yaşamı da daha karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hale getirmiştir. Bunun sonucunda, yeni neslin en iyi yetiştirilmesi, yeteneklerinin israf edilmemesi, hızla değişen dünyaya ve karmaşık toplum yapısına uyumunun en iyi şekilde sağlanması zorunlu hale gelmiştir. Bunun sonucunda PDR hizmetlerinin önemi kavranmış ve tüm dünyada yayılma hızını artırmıştır. Rehberlik öğrenci kişilik hizmetleri bünyesinde düşünülen ve bireyin, yaşamının çeşitli aşamalarında, gelişimine ve uyumuna etki eden faktörlerin bilinmesi ve onun yerinde kararlar veren dengeli bir kişi olması amacını güden hizmetler bütünüdür. Rehberlik kavram ve bir hizmet olarak bireyin gelişimine, bugünkü ve gelecekteki toplumun uyumuna yönelmiştir.

PSİKOLOJİYE GİRİŞ

PSİKOLOJİYE GİRİŞ ÜNİTE 01 psikoloji davranışın ve zihinsel süreçlerin bilimsel olarak çalışılmasıdır İlk psikoloji Laboratuarı : 1879 da Almanya’da Leipzing Üniversitesinde Wilhelm WUNT psikolojinin tarihi : İlk psikoloji Laboratuarı : 1879 da Almanya’da Leipzing Üniversitesinde Wilhelm WUNT tarafından açılmıştır. bununla psikoloji başlar.daha öncede psikolojik araştırmalar yapılıyordu ama modern anlamda bir labaratuvar açtı wunt. ve psikolojiyi bilimsel bir disiplin olarak tanımladığı o zamana kadarki yapılan araştırmalarıda kapsayan ilk ders kitabı yazdı . psikolojik yaklaşımlar : yapısalcı yaklaşım-işlevselci yaklaşım-gestaltçı yaklaşım-davranışcı yaklaşım-psikodinamik yaklaşım-bilişsel yaklaşım-insancıl yaklaşım