Ana içeriğe atla

SEVGİ KUPASI İLKESİNİ UYGULAMA


Disiplin Problemlerini Önlemede Yaratıcı Bir Yaklaşım
Bir Çocuğun Sağlıklı Gelişimi İçin Sevgi Zorunludur.

Sevgi olumsuz bir davranışı olumlu bir davranışa dönüştürmek için de önemlidir. Aslında, sevgi bazen disiplinden daha etkili bir davranış biçimidir.

Bunun nedenini Sevgi Kupası İlkesi açıklar. Çocuğunuz kupa gibidir. Taşacak kadar doldurulduğunda çevresindekilere verebilecek kadar çok sevgi vardır, başkalarına karşı sevgi dolu olabilir ve onlara karşı daha uyumlu olur. Çocuklar sevgiyi ilgi ile denk tutarlar. Bu yüzden çocuğunuz kendinde sevgi boşluğu hissedince, kendisini ilgi çekerek doldurmaya çalışır ve bu ilgi çekme çabası sık-sık kötü davranışlarla sonuçlanır. Anne-baba ise bu davranışların cezalandırılması gerektiğini düşünürler. Ancak çocuğunuzun huysuzluğunun nedeni boşalmış olan sevgi kupası ise, cezalandırma etkisiz kalacaktır. Öncelikle onun sevgiye olan ihtiyacı
 giderilmelidir.


Aşağıdaki öykü "Sevgi Kupası" ilkesi nasıl çalıştığını açıklar.


6 yaşındaki Sarah için gün çok kötü geçiyordu. Sızlanarak gidip küçük kız kardeşi Anita'yı itti ve en sevdiği bebeğini elinden aldı. Sonunda anne daha fazla dayanamadı ve "Sarah'a sana neler oluyor? Kendine gelip kardeşine karşı nazik olsan iyi olur" dedi. Sarah bu duruma aldırış etmeden, kardeşine kötü sözler söylemeye devam etti. Dinlenme saati geldiğinde annesi Sarah'a söylediği kötü sözlerin onu çok üzdüğünü söyledi. Bu Sarah'ı daha da öfkelendirdi. "Kardeşimi benden daha çok seviyorsun" dedi ve üzgün bir şekilde uykuya daldı.
Ertesi sabah kalktığında tersliği hala üzerindeydi. Annesi saçlarını taramaya çalışırken mızmızlandı. Bu kızın nesi vardı? Acaba bu hali O' na olan ilgi eksikliğinden mi kaynaklanıyordu? Annesi "sanırım sorununun ne olduğunu biliyorum" dedi. Kızını dizine oturtturdu, sarıldı, öptü ve onlar için ne kadar önemli olduğunu söyledi. Sarah şaşırmıştı, ama açıkçası bu ilgiden hoşnut kalmıştı. Tam tersini hak ettiğinin farkındaydı.
Bir kaç dakika sonra annesi Sarah'a kupasının dolup dolmadığını sordu. Sarah göğsünü gererek "Hayır ama burama kadar geldi." dedi. Annesi O' nu tekrar kucakladı sevgiyle okşadı sonra sordu "Şimdi oldu mu?" Sarah "Hayır ama çeneme kadar geldi" dedi. Annesi sarılarak "Bakalım taşırabilecek miyiz?" dedi. Sonunda Sarah yüzünde kocaman bir gülümseme ile dolup taştığını söyledi. Annesi "Güzel madem bu kadar çok sevgin var neden birazını kardeşine vermiyorsun? dedi. Sarah "oh hayır Anita beni reddeder" dedi. Annesi Sarah'ı yüreklendirdi ve Sarah çekine çekine kardeşinin yanına gitti. "Anita seni seviyorum" dedi ve sarıldı, kardeşi de ona sıkıca sarıldı. Sonra birlikte kahvaltı masasına doğru ilerlediler.
Fakat öykü burada bitmiyordu. Birkaç hafta sonra bu kez annenin tersliği üzerindeydi. Kızlara karşı sertçe konuşuyor ve söyleniyordu. Bir süre sonra Sarah "Anne sanırım sorununun ne olduğunu biliyorum, senin sevgi kupan boşalmış" diyerek annesinin boynuna sarıldı ve öptü. Annesinin sevgi kupası dolup taştı ve anne yine o eski mutlu kişiliğine büründü.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ZİHİN-BEDEN PROBLEMİ

GİRİŞ Zihin felsefesi, şuurla ilgili konular, fiziksel ölümden sonraki hayat, iradenin özgürlüğü, zihinsel hastalıklar, zihnin davranışta rolü, duygular (kızgın olmak, aşık ya da mutlu olmak nedir?) ve bunlar gibi birçok çözülmez sorunla ilgilenen bir daldır. Zihin kavramı ile ilgili temel sorunlar özellikle zihin-beden sorunu ile başka zihinler sorunudur. Bu ikisi zihin felsefesinin en temel problemleri olarak görülmektedir. Hatta Searle’e göre son elli yıldır, zihin felsefesinin temel tartışma konusu zihin-beden sorunudur. Öyle ki, filozoflar çoğu zaman başka şeylerden bahsediyor gibi görünürler fakat asıl amaçları zihin-beden sorunu hakkında görüşlerini bildirmektir. 1 Bu çalışmada 50’li yıllardan itibaren dil felsefesi alanında, 80’li yıllardan itibaren de zihin felsefesi alanında geniş ve derin etkileri olan eserler veren çağdaş düşünür John Searle ile birlikte, modern felsefenin kurucusu kabul edilen René Descartes, On yedinci yüzyıl filozofları olan Leibniz ve Spin

PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK

PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK NEDİR ? Hızla değişen dünyamızda, meydana gelen bilimsel ve teknolojik yenilikler, toplumsal yaşamı da daha karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hale getirmiştir. Bunun sonucunda, yeni neslin en iyi yetiştirilmesi, yeteneklerinin israf edilmemesi, hızla değişen dünyaya ve karmaşık toplum yapısına uyumunun en iyi şekilde sağlanması zorunlu hale gelmiştir. Bunun sonucunda PDR hizmetlerinin önemi kavranmış ve tüm dünyada yayılma hızını artırmıştır. Rehberlik öğrenci kişilik hizmetleri bünyesinde düşünülen ve bireyin, yaşamının çeşitli aşamalarında, gelişimine ve uyumuna etki eden faktörlerin bilinmesi ve onun yerinde kararlar veren dengeli bir kişi olması amacını güden hizmetler bütünüdür. Rehberlik kavram ve bir hizmet olarak bireyin gelişimine, bugünkü ve gelecekteki toplumun uyumuna yönelmiştir.

PSİKOLOJİYE GİRİŞ

PSİKOLOJİYE GİRİŞ ÜNİTE 01 psikoloji davranışın ve zihinsel süreçlerin bilimsel olarak çalışılmasıdır İlk psikoloji Laboratuarı : 1879 da Almanya’da Leipzing Üniversitesinde Wilhelm WUNT psikolojinin tarihi : İlk psikoloji Laboratuarı : 1879 da Almanya’da Leipzing Üniversitesinde Wilhelm WUNT tarafından açılmıştır. bununla psikoloji başlar.daha öncede psikolojik araştırmalar yapılıyordu ama modern anlamda bir labaratuvar açtı wunt. ve psikolojiyi bilimsel bir disiplin olarak tanımladığı o zamana kadarki yapılan araştırmalarıda kapsayan ilk ders kitabı yazdı . psikolojik yaklaşımlar : yapısalcı yaklaşım-işlevselci yaklaşım-gestaltçı yaklaşım-davranışcı yaklaşım-psikodinamik yaklaşım-bilişsel yaklaşım-insancıl yaklaşım