YEVGENİ ZAMYATİN
GİRİŞ
Her
şeyin devlet tarafından kontrol edildiği bu dünyada insanlar
numaralarla ayırt ediliyor, matematiksel bir yaşam var. Bütün
evler şeffaf camlarla çevrili bir yapı var. Tüm zamanları tek
devlet tarafından programlanmış ve günde iki defa kişisel
saatleri var. Numaraların hepsi belirlenen sanat ve bilim kurslarına
gitmekle yükümlüler. Şeffaf duvarların arasında her zaman
herkesin görebileceği şekil de yaşarlar ve böylece koruyucular
tarafından izlenmeleri daha kolay. Sadece pembe bilet aldıkları
gün storlarını indirebiliyorlar. Pembe bileti kullanmak istediği
numara için dilekçe verilir ve bileti alırlar. Tek Devlet’te
ulaşım için aeorolar yani uçak arabaları vardır.
BİZ
Olup
bitenleri D-503 ‘ün tuttuğu kayıtlardan öğreniyoruz. D-503
integrali inşa eden matematikçilerden biri, integral bir uzay
aracı. Tek Devlet’e ve kurallarına bağlı bir numara, hatta
eskiden insanların organize edilmemiş yemek, uyuma uyanma
saatlerinin olmamasını anlamsız bulan biri. Her şey I-330 ‘un
D-503’ü arayıp antik eve çağırmasıyla başlıyor. Bu antik
evde camdan bir tabakayla kaplanmış. Antik eve kişisel saatlerinde
gittiler ve zamanı bitmek üzere olduğu için dönmek istedi, I-330
ise buna gerek olmadığına isterse tıp bürosuna gidip dilekçe
alabileceğini söyledi. Bu Tek Devlet’e aykırı bir durum ve bu
yüzden D-503 ‘ün I-330’u şikâyet etmesi gerekiyordu, iki gün
süre ile dilekçe verebilirdi ama şikâyet etmedi. O gün ilk defa
rüya gördü bu Tek Devlet’te psikolojik bir rahatsızlık.
D-503’e bir mektup geliyor bu mektup resmi bir tebligat,
mektupların koruyucular bürosundan geçmesi gerekiyor. I-330’un
D-503’e kayıt olduğunu söyleyen bir mektup. I-330 D-503’e
geldiğinde alkol alıyor ve tabi ki bu da yasak ve bu da şikâyet
etmiyor. Müziğin bile bir fabrika olduğu bir yer burası. Şiir
bir devlet hizmeti ve fayda olarak görülüyor. I-330’un tıp
bürosundan aldığı rapor sayesinde D-503 işe gitmiyor ve antik
eve gidiyorlar. Antik ev de kimsenin görmediği bir bölme var oraya
gidiyorlar. D-503 O-90’dan uzaklaşmaya başlıyor çünkü artık
I-330 var. D-503 Tek Devletin kuralları dışına çıkmaya
başlamıştı. D-503 artık bir ruha sahipti ve bu Tek Devlet’te
hastalık olarak görülüyordu. Ruha sahip olduğu için ilk defa
antik evde bayıldı, orada I-300’la karşılaştı, ertesi gün
tekrar gelmek üzere anlaştılar. Bu arada O-90 D-503’e olan
kaydını sildirdi. D-503’ün Tek Devlet’le ilgili fikirleri
değişmişti, bunda I-330’un büyük etkisi vardı. Tek Devlet‘te
“Fikir Birliği günü” vardı. Bu günde herkese yeni
üniformalar verilir ve iyilikçi seçimleri yapılır. Bu seçim
açıkça yapılıyor.
“Bizim saklayacak
ya da utanacak hiçbir şeyimiz yok, biz seçimleri dürüstçe ve
gündüz gözüyle kutluyoruz. Ben herkesin İyilikçi ‘ye nasıl
oy verdiğimi görüyorum: herkes İyilikçi ’ye nasıl oy
verdiğimi görüyor “herkes” ve “ben” tek bir “Biz olur,
başka türlü nasıl olabilir?” (Zamyatin, 2012:144).
Fikir
birliği günü İyilikçi aerosuyla geldi. Methiyeler okundu ve
adetlere göre seçimden önce beş dakika ara verildi. Seçim
başladığında ilk defa “Hayır” diyenler oldu ve bir karmaşa
çıktı. Bu Tek Devlet’te ilk defa yaşanan bir şeydi. Ertesi gün
gazete de şunlar yazıyordu:
“Dün herkesin
sabırsızlıkla beklediği Fikir Birliği Günü yapıldı.
Defalarca sarsılmaz bilgeliği kanıtlanmış olan iyilikçi 48.defa
oy birliğiyle seçilmiştir. Kutlamalarda mutluluğun düşmanları
tarafından karışıklıklar çıkartılmış, bu karışıklıkları
çıkartanlar doğal olarak Tek Devlet’in dün temelinin tuğlası
olma hakkından mahrum kılınmışlardır. Bu kişilerin oylarının
hesaba katılmasının bir konser salonunda tesadüfen bulunmakta
olan hastaların öksürüklerinin çalınan harikulade kahramanlık
senfonisinin bir parçası olduğunu kabul etmek kadar saçma
olduğunu herkesin mahrumudur…” (Zamyatin, 2012:155).
“Bugün saat 12’de
İdare Bürosu, Tıp Bürosu ve Koruyucular Bürosu ortak bir
toplantı yapacaklardır. Önümüzdeki günlerde önemli bir Devlet
harekâtı gerçekleştireceklerdir” (Zamyatin, 2012:155).
I-330,
D-503 ‘ü hiç beklemediği bir yere yeşil duvarın diğer
tarafına geçirdi. Yeşil duvar Tek Devlet’te ki numaraları
doğadan ayırdığı bölümdür. Burada üç yüz dört yüz
kişiden oluşan bir topluluk vardı. I-330 burada bir konuşma
yaptı. Yeşil duvarın diğer tarafında Tek Devlet’e karşı
kurulan bir örgüt vardı. Ertesi gün I-330 yanına geldi ve
olanları konuştular. Daha sonra O-90’la karşılaştılar ve
hamile olduğunu fark ettiler. Burada çocuk doğduktan sonra sadece
bir kere görebiliyorlar. I-330 onlara bu konuda yardımcı
olabileceğini çocuğunu büyütebileceği bir çözüm bulduğunu
söyledi. Bulduğu çözüm yolu yeşil duvarın ardına göndermekti
ve gönderdi. Tüm bunlar olurken integral ’in inşası bitmek
üzereydi ve ilk uçuş denemesi yapılacaktı bunu öğrenen I-330,
D-503’e integrali ilk uçuş denemesinde ele geçireceklerini
söyledi. Öğle yemeği zili çalındığında ve herkes yemekhaneye
gittiğinde örgüt üyeleri koridorda kalacaklardı ve herkesi
yemekhaneye kilitleyip integrali ele geçirmeyi planlıyorlardı.
İntegral her şeyi bir anda çabucak ve acısız bitirmelerine
yardımcı olacak bir silaha dönüşecekti. D-503 bunun bir devrim
olduğunu ve Tek Devletin yani bizim devrimimizin sonuncu olduğunu
söyledi. I-330 ise bunun saçma olduğunu sonuncu diye bir şey
olmadığını devrimlerin sonsuz olduğunu söyledi. Tek Devlet ‘in
yapacağı devlet harekâtı bir ameliyattı. Gazetede şunlar
yazıyordu:
“Ve kaçırın
gözlerinizi, Tek Devlet’in tarihçileri bu utanç verici olayları
kaydetmemek için emekliliklerini istiyorlar.
Ama bu sizin suçunuz
değil, siz hastasınız.
Bu hastalık
mutluluğa uzanan yolda ki son barikattır.
Ve mutlu olun:
hastalık artık yok edildi.
Yol temizlendi.
Devlet Bilim’inin
son keşfi şu: hayal gücünün merkezi beyindeki Varaliyev köprüsü
bölgesindeki zavallı bir düğümdür. Bu düğümün X ışınlarıyla
üç defa yakılmasıyla hayal gücünden kurtulabilirsiniz.
Sonsuza dek.
Artık siz kusursuz
olacaksınız. Siz makineyle eşit olacaksınız. Yüzde yüz
mutluluğa giden yol artık temiz, açık. Yaşlılar ve gençler.
Hepiniz Büyük Ameliyat için acele edin. Büyük Ameliyatın
yapılacağı salonlara koşun. Yaşasın Büyük Ameliyat! Yaşasın
Tek Devlet, yaşasın İyilikçi! (Zamyatin, 2012:185-186).
Tüm
bu olanların sebebi aslında hayal gücüydü ve Tek Devlet çözümü
hayal gücünü yok ederek bulmuştu. Bu büyük ameliyat için
integralin uçuş denemesi bir gün ertelendi. Elli kişilik bir grup
ameliyat olmuşlardı. Ameliyat için başvurmayanlar İyilikçinin
Makinesinde cezalandırılacaklardı.
İntegralin
uçuş denemesinde her şeyi bildiklerini integrali
kaçıramayacaklarını sadece numaraları bilmediklerini söylediler.
İyilikçi D-503 ü yanına çağırdı ve onu sadece İntegralin
mühendisi olduğu için mutluluk düşmanlarının yanına
çektiklerini söyledi. Yeşil duvar yıkıldı I-330 da eylemdeydi.
D-503 Koruyucular bürosuna gitti ve olan biten her şeyi anlattı ve
o da ameliyat olanların arasına katıldı. Ertesi gün İyilikçinin
huzuruna çıkarak mutluluk düşmanları hakkında bildiği her şeyi
anlattı. Örgüt üyelerinin ifadesi alındı. I-330’un ifadesi
D-503 ‘ün önünde alındı. Gaz çanının altına götürdüler
ve bunu üç kere tekrarladılar ama tek bir kelime söylemedi. I-330
D-503 için herhangi biriydi artık çünkü hayal gücü yoktu ve
artık iyileşmişti son kaydında ondan kadın olarak bahsetmişti
ve diğer örgüt üyelerinin her şeyi anlattıkları için daha
dürüst olduğunu düşünüyordu. D-503’te eskisi gibi Tek
Devlete bağlı bir numaraydı ve aklın kazanmasını istiyordu.
SONUÇ
-
Bana sonucu, en üst, en büyük sayıyı söyle.
-
Saçma! Sayıların sayısı sonsuzdur, sen hangi sonucu istiyorsun
?
-
Peki sen hangi son devrimi istiyorsun ? Sonuncu ayrı bir şey yok,
devrimler sonsuzdur. Son devrim çocuklar içindi: çocuklar
sonsuzluktan korkar, çocukların geceleri rahat uyuyabilmeleri için
gerekli olan ise… (Zamyatin, 2012:241).
Zamyatin
BİZ kitabında devrim bu şekilde anlatıyordu. Düşündüğümüz
zaman gerçekten de devrimlerin sonu yoktur. Tek Devlette ki gibi
hayal gücünü alacak bir ameliyat bulunmazsa tabi. Devrimlerin
kaynağı hayal gücü, çünkü birileri her zaman bizi özgür
özgürlüğümüzü sınırlar. Bu da bizi hayal kurmaya
yönlendirir. Şimdi belki özgürlüğümüzün kısıtlanmadığını
düşünenler vardır ama basitinden nerede ne yapacağımız bir
devlet kurumuna çalışmak istediğimizde her şeyin onlar
tarafından belirlendiği ya da nasıl davranmamız gerektiği her
şey bellidir. Bunların dışına çıkmak kimi zaman ceza kimi
zaman da kınanmak olarak sonuçlanıyor. Kitapta ki belki şeffaf
odalar da yaşamıyoruz ya da her saatimiz devlet tarafından
belirlenmiyor ancak bunu şöyle diye biliriz, teknolojinin getirisi
aslında bizi şeffaf odalara sokuyor elimizde telefon, evimizde
bilgisaray, tablet,televizyon aslında günümüz şeffaf odaları
bunlar nerede ne yaptığımızı an ve an bizi izleyen devlet var
telefonda dinleyen, yerimizi tespit eden bir sistem var aslında
şeffaf odalar odalar günümüze o kadar da uzak değiller. İşte
bu durumdan ‘‘Biz’’ den ‘‘Ben’’ olma yolunda
devrimler olmalıdır. Bu devrimler bazen kazanılacak bazen
kaybedilecek ama bu ruhun hiç bir zaman kaybedilmemesi lazım. Son
olarak hep ‘‘BEN’’ olarak yaşamalıyız.
Kaynaklar
Zamyatin,
Y. (2012), Biz,
Çev. Fatma Arıkan, Serdar Arıkan, İthaki Yayınları, İstanbul.
Yorumlar
Yorum Gönder