Ana içeriğe atla

Psikoloji










Bizim bedensel diye adlandırdığımız bazı edimler vardır; büyüklük, şekil, hareket ve yerel bir yayılma olmaksızın kavranamayacak olan bütün diğerleri bu edimlerin taşıyıcısı olan töze beden adını veriyoruz. Ayrıca düşünsel (intellectus) dediğimiz öteki edimler vardır; anlamak, istemek, imgelemek, duyumlamak vs. bunların hepsi düşüncesiz yada algılamasız (idraksiz) yada bilinçsiz ve bilgisiz var olmama bakımından birbirlerine denk, bunların taşıyıcısı olan tözü düşünen bir şey yada bir zihin diye yada hoşumuza giden bir başka adla adlandırıyoruz. Yeter ki onu bedensel tözle hiç karıştırmayalım.

Metindeki kavramların mantıkça bağlantısı kurulduktan sonra, bunların felsefenin hangi sorunlarıyla ilişkili olduğunu, nedenleriyle belirtiniz.
Tanrı’ nın dışındaki cevherler, cisimler ve ruhlardır. Ruhların sıfatı, yani özü düşüncedir. Cisimlerin sıfatı yani özü, yer kaplamadır. Yer kaplamanın özellikleri bölünebilmek, şekil alabilmek ve hareket edebilmek olduğundan ve tüm bu nitelikler hareket olarak adlandırılabileceğinden yer kaplamanın (madde) özellikleri harekette özetlenebilir.

Cisim en son derinliğine kadar yer kaplam olmaktan başka bir şey değildir. Ruh denilen iç prensipten yani hareket ve itme merkezinden onda hiçbir eser yoktur. Tamamiyle pasif ve asla hareketli değildir. Fakat dış itmeler sonucu hareket edebilir. Hatta ağırlık kavramından, bunun kendiliğinden cisimlerin dünyanın merkezine doğru yönelimi anlaşılıyorsa, onların ağır oldukları bile söylenemez.
Ruhlar her bakımdan özce özgürdür, aktiftir. Ruhta düşünce olmayan, maddi olan hiçbir şey yoktur. Ruh, cismin olmadığı her şeydir. Bu iki cevher birbiriyle tamamen uyuşmaz haldedir, tamamiyle birbirine karşıttırlar. Cisim mutlak olarak ruhsuzdur; ruh mutlak olarak maddi olmayandır. (cevher dualizmi, dualist spritiüalizm) aralarındaki etkileşim ise duyum esnasında ortaya çıkan bir görünüşten ibarettir. Çünkü sıfatları birbirine karşıt olan cevherler arasında fizik etki söz konusu olamaz.
İnsan bir birleşim, ruh ve bedenin meydana getirdiği bir bütündür. Ruh duyulur fikirleri, onlara karşılık olan duyumlar münasebetiyle, kendi kendinden alır, beden de ruhun iradeleri vesilesiyle hareket eden bir otomattır. Cisim ve ruhun kendi özgü kanunları vardır; cisim zorunluluğa tabidir, ruh özgürdür. Ruh cisme bağlı olmayıp, onun yok olmasından sonra da yaşamaya devam eder.
Ancak insanda ruh, cismin bütün kısımlarıyla birleşmiştir. Fonksiyonlarını icra ettiği yer özellikle kozalaksı bir bez gibidir, ruh ve beden birbirini bu bez aracılığı ile etkirler. Yürüyen, beslenen, nefes alan cisimdir; zevk duyan, ıstırap çeken, arzu eden, acıkan, susayan, seven, nefret eden; ses, ışık ve kokuyu algılayan; uyanık duran, rüya gören, bayılan ise ruhtur. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ZİHİN-BEDEN PROBLEMİ

GİRİŞ Zihin felsefesi, şuurla ilgili konular, fiziksel ölümden sonraki hayat, iradenin özgürlüğü, zihinsel hastalıklar, zihnin davranışta rolü, duygular (kızgın olmak, aşık ya da mutlu olmak nedir?) ve bunlar gibi birçok çözülmez sorunla ilgilenen bir daldır. Zihin kavramı ile ilgili temel sorunlar özellikle zihin-beden sorunu ile başka zihinler sorunudur. Bu ikisi zihin felsefesinin en temel problemleri olarak görülmektedir. Hatta Searle’e göre son elli yıldır, zihin felsefesinin temel tartışma konusu zihin-beden sorunudur. Öyle ki, filozoflar çoğu zaman başka şeylerden bahsediyor gibi görünürler fakat asıl amaçları zihin-beden sorunu hakkında görüşlerini bildirmektir. 1 Bu çalışmada 50’li yıllardan itibaren dil felsefesi alanında, 80’li yıllardan itibaren de zihin felsefesi alanında geniş ve derin etkileri olan eserler veren çağdaş düşünür John Searle ile birlikte, modern felsefenin kurucusu kabul edilen René Descartes, On yedinci yüzyıl filozofları olan Leibniz ve Spin

PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK

PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK NEDİR ? Hızla değişen dünyamızda, meydana gelen bilimsel ve teknolojik yenilikler, toplumsal yaşamı da daha karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hale getirmiştir. Bunun sonucunda, yeni neslin en iyi yetiştirilmesi, yeteneklerinin israf edilmemesi, hızla değişen dünyaya ve karmaşık toplum yapısına uyumunun en iyi şekilde sağlanması zorunlu hale gelmiştir. Bunun sonucunda PDR hizmetlerinin önemi kavranmış ve tüm dünyada yayılma hızını artırmıştır. Rehberlik öğrenci kişilik hizmetleri bünyesinde düşünülen ve bireyin, yaşamının çeşitli aşamalarında, gelişimine ve uyumuna etki eden faktörlerin bilinmesi ve onun yerinde kararlar veren dengeli bir kişi olması amacını güden hizmetler bütünüdür. Rehberlik kavram ve bir hizmet olarak bireyin gelişimine, bugünkü ve gelecekteki toplumun uyumuna yönelmiştir.

PSİKOLOJİYE GİRİŞ

PSİKOLOJİYE GİRİŞ ÜNİTE 01 psikoloji davranışın ve zihinsel süreçlerin bilimsel olarak çalışılmasıdır İlk psikoloji Laboratuarı : 1879 da Almanya’da Leipzing Üniversitesinde Wilhelm WUNT psikolojinin tarihi : İlk psikoloji Laboratuarı : 1879 da Almanya’da Leipzing Üniversitesinde Wilhelm WUNT tarafından açılmıştır. bununla psikoloji başlar.daha öncede psikolojik araştırmalar yapılıyordu ama modern anlamda bir labaratuvar açtı wunt. ve psikolojiyi bilimsel bir disiplin olarak tanımladığı o zamana kadarki yapılan araştırmalarıda kapsayan ilk ders kitabı yazdı . psikolojik yaklaşımlar : yapısalcı yaklaşım-işlevselci yaklaşım-gestaltçı yaklaşım-davranışcı yaklaşım-psikodinamik yaklaşım-bilişsel yaklaşım-insancıl yaklaşım