Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mart, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sabahattin Ali – Kürk Mantolu Madonna (Yazma Üstüne)

Henüz yolun başında olan, düşüncelerine güvenmeyen yazarların yaptıkları en önemli hatalardan biri sistemli bir okuma yapmamalarından  kaynaklıdır. Belirli kitapları okumadan yazar olunmaz. Bunun için, beş önemli yazarın baş yapıtlarını okumakla bu serüvene  başlanabilir. Hangi ünlü yazara bakarsanız bakın hep bu okumuşluğun sonunda güzel ve kaliteli yapıtlar vermişlerdir.  Emin olun çoğu yazar ilk seferde istediği gibi yalın ve güçlü cümleler kuramaz. İyi yazarların önümüze gelen metinlerinin ilk halleri ile son halleri arasında inanamayacağınız kadar çok fark vardır.  Çünkü iyi yazarlar cümlelerine bakıp “Ulan ne yazdım ama be!” diye gururlanmak yerine onlarla sürekli didişirler. Öyle ki birçok yazar defalarca elden geçirdikten sonra yayınladığı yazılarında/kitaplarında bile kendince “ölümcül” hatalar bulur. Kimdir bu yazarlar peki? Önem sırası olmadan sayacak olursak; 1) Ahmet Haşim 2) Ahmet Hamdi Tanpınar 3)Sabahattin Ali 4) Peyami Safa 5)Refik Halit Karay Tabi bunlardan

Platon ve Aşk

Platon’un felsefi    düzlemi beş    kuram çerçevesinde şekillenir.    “Evrendoğum”, “İdealar”, “Bilgi”, “Ruhun ölümsüzlüğü” ve “Devlet”.    Bütün bu kuram ve düşünce birikimi bir tarafa, onun elli yıllık kuramsal yolculuğu sırasında bazı küçük boyutlu çalışmaları(makaleleri) yukarıda verilen sıralamanın ötesinde yer edinir ve    ondan sonra ve de öncesinde farklı coğrafyalardan yaşamış düşünürlerin de ilgisini çekmiş kavramlar çevresinde gelişmesi    dikkat çeker.     Platon’un “Faidros” başlıklı makalesi(eskilerin deyimiyle risalesi) bu türden çalışmaların başlıca yapıtlarındandır. Platon bu yapıtında belki de tüm Atina okulu mirasından farklı bir bakış açısını dener: aşkı tanımlar! Aşkı “bir çeşit yönelme, talep etmek” olarak görür ve ardından “aşkı bir ilahi cinnet durumu” olarak açıklar, “ruhsallığın    en üst katmanıdır ve ancak ruhunu yüceltenler bu cinnet aşamasına varabilmişler” der, ilave der: “çaresi    ise aşkta boğulmak    ve onun kıyısında yok olmaktır”.

“Biz” mi? “Ben” mi? – Yevgeniy İvanoviç Zamyatin – BİZ

Yevgemi Zamyetin  20 Ocak 1884 günü Lebedyan şehrinde, yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Müzisyen annesinin desteğiyle erken yaşta  okumaya başladı, 4 yaşında   Gogol  okuyordu. Liseyi bitirdikten sonra 1902 yılında Sankt – Petersburg Politeknik Enstitüsü Gemicilik Fakültesi’ne girdi. Staj süresince Sivastopol, Aşağı Novgorod, Odessa’da çalıştı. İstanbul, İzmir, Beyrut, Port-Said, Yafa, İskenderiye, Kudüs gibi birçok yeri gezdi. 1905 yılında Potemkin gemisindeki isyana tanık oldu. Peterburg’ a dönünce Bolşeviklere katıldı, tutuklandı, hapiste İngilizce öğrendi. Ebedi başarısı ilk kez 1908 yılında yayımlanan  Uyezdnoye  adlı kısa romanıyla elde etti. Edebiyatta Yeni Gerçeklik adını verdiği bir akımı savundu, grotesk gerçeküstücülüğün sınırlarında gezdi. 1916 yılında gemi inşaat çalışmaları için İngiltere’ye gitti. 1917’de döndükten sonra yayımladığı  Ostrovityane   ve  Lovetsçelovekov  gibi kısa romanları İngiltere izlenimlerine dayanır. Devrimden sonra edebiyat ala

“Devlet”i yeniden yazmak: ALAİN BADİOU

Rabat (1937) doğumlu Fransız filozof  Alain Badiou , Ecole normale supêrieure’de (ENS) okudu;  Louis Althusser ’in öğrencisi oldu ve  Jacques Lacan ’ın seminerlerini takip etti. Akademik kariyerinin yanı sıra siyasal alandaki militan kişiliğiyle de tanındı. Fransız Genç Komünistler Birliği’nin önde gelen üyelerinden biri olan Badiou, dağılıncaya kadar da  L’ Organisation Politique  adlı örgüt içinde siyasal mücadelesini sürdürdü. ENS’de hocalık yaptı ve Paris’teki Uluslararası Felsefe Okulu’nda dersler verdi. 2008 küresel ekonomik krizinden sonra bütün dünyada büyük bir tanınırlığa ulaştı. Birçok roman, oyun ve deneme de kaleme aldı. Felsefenin büyük kurucularından, Platon günümüzde yaşaydı Devlet’i nasıl yazardı? Marksist- Komünist dünya görüşünün, Plâtoncu Komünizm’ in en büyük savunucularından olan Fransız Filozof  Alain Badiou,  Devlet ’i serbest bir şekilde çevirerek yazmıştır. Kitabın özüne dokunmadan çeşitli eklemeler ve çeşitli değişikler yapmıştır. “Mağara Metaforu”