Ana içeriğe atla

REHBERLİK VE YÖNELTME



Günümüzde bütün dünyada bilimsel ve teknik çalışmaların ortaya koyduğu bir gerçek olarak, meslek seçimi hem birey hem de toplum bakımından son derece önemli bulunmaktadır. Ülkemizde de yetişmekte olan gençlerimiz ve toplumumuzun insan-gücü ihtiyacı bakımından meslek seçimi önemsenmekte, gençlerimizin çok çeşitli mesleklere yönelirken gerçekçi olmaları istenmektedir.
Eğitim sürecinin, bir mesleğe yönelmede vazgeçilmez temel bir aşama olduğu dikkate alınınca, gençlerimizin eğitim programları ile ilgili tercihlerinde öncelikle kendilerine en uygun mesleklere yönelmeleri önem kazanmaktadır. Bir eğitim programının tercih edilmesi kuşkusuz, o eğitim programının sonunda girilecek mesleği seçmek anlamına gelmektedir. Durum böyle olunca, mesleğe yönelmenin temel aşaması olan eğitim sürecinde gençlerimizin gerçekçi tercihler yapabilmeleri için kendilerine her türlü rehberliğin yapılması gerekmektedir.

Meslek seçimi kararı, bilindiği gibi, bireylerin yaşam boyu başarılı ve mutlu olarak gelişmelerini, böylece kendilerine ve çevrelerine yararlı olabilmelerini etkileyen en önemli kararlardan biri niteliğindedir
Ancak, bugün dünyada seçilebilecek iş ve meslek sayısının elli bine yaklaştığı düşünülürse, insanin bu çok çeşitli iş ve meslekleri tanımaya çalışması ve kendi kişisel özelliklerini de dikkate alarak bunlardan birine yönelme kararı vermesi söylendiği kadar kolay bir iş değildir.
Yapılan bilimsel çalışmalar incelendiğinde,bir mesleğe yönelme kararının verilmesinde, yani başka bir deyişle, o mesleğe götüren bir eğitim programının tercih edilmesinde çok çeşitli etmenlerin dikkate alınması gereği ortaya çıkar. Bunların başında, özellikle yönelinecek meslek
ve bu mesleğe götürecek eğitim programlarının ayrıntılı bir biçimde incelenmesi ve yönelme kararını verecek kişinin kendi kişisel özellikleri hakkında doğru ve tutarlı bilgilere sahip olması önemli bir yer tutar.

Mesleklerin ve Eğitim Programlarının İncelenmesi :
Bir mesleğe yönelmek amacı ile çeşitli mesleklerin incelenmesi ve özellikle meslek seçimine esas olacak eğitim programlarının tanınması oldukça kapsamlı ve sürekli bir çalışmayı gerektirir. Burada bu çalışmaların ayrıntılarına inmek mümkün değildir. Ancak bu amaçla ülkemizin insan gücü ihtiyacını ortaya koyan tüm yazılı kaynaklar ile eğitim programlarını, özellikle yükseköğretim programlarını tanıtan çeşitli kaynaklardan geniş ölçüde yararlanılabilir. Her meslek ve her eğitim programı için tek tek inceleme yapmanın güçlüğü karşısında, birbirine yakın meslekler ve programlar bir arada gruplaşıp, incelemeler bu gruplara göre yapılabilir. Örneğin, bu kitapçıkta yapıldığı gibi, teknik ve fen,sosyal bilimler, tıp ve sağlık, idare ve ekonomi, edebiyat ve dil, güzel sanatlar alanları birer meslek grubu olarak incelenebilir.
İncelenecek meslek ve eğitim programları hakkında gerek çeşitli yazılı kaynakların sağlanmasında gerekse bu kaynaklardaki bilgilerin açıklanıp yorumlanmasında okul rehberlik servislerine önemli görevler düşer. Özellikle, okullardaki rehberlik uzmanları, danışman öğretmenler, sınıf öğretmenleri ve öğretmenler ile, çevrede bulunan ilgili uzman kişi ve kuruluşlar, meslekleri ve eğitim programlarını tanımada gençlerimize yardımcı olabilirler.
Kişinin Kendini Tanıması :
Mesleğe yönelmede, seçim kararını verecek bireyin sahip bulunduğu kişisel özellikler ve değerler, yukarıda belirtildiği gibi, meslek seçiminde dikkate alınması gereken etmenlerden önemli bir grubunu oluşturur.
Bireyin meslek seçimini etkileyen etmenler arasında genel ve özel yetenekleri, kişilik özellikleri ve benlik algısı, akademik başarısı,cinsiyeti ve özellikle ilgi ve istekleri; çevresel etmenlerden ailenin değer yargıları, sosyo-ekonomik düzeyi, ana baba mesleği; ayrıca birinin mesleki gelişim düzeyi vb. önemli etmenler olarak gösterilmektedir. Bu ifadeye göre, gelişmekte olan bireyin bütün bu özellikleri ile kendini tanıması ve kendisi hakkında gerçekçi ve tutarlı bir görüşe sahip olması hiç kuşkusuz, tüm okul yıllarında öğrencilere dönük etkili ve sürekli rehberlik yardımını gerektirir. Yine, okullardaki rehberlik servislerinin gençlerimizin çeşitli özellikleri ile kendilerini tanımalarına yardımcı olması beklenir.
MESLEK SEÇİMİ
Ortaöğretimini bitiren ve yükseköğrenim görmek üzere hazırlanan gençlerden bazılarının, yükseköğretim programları hakkında yeterli bilgi sahibi olmadıkları ve bu nedenle tercih ettikleri programları belirlemede ve sıraya koymada güçlük çektikleri gözlenmektedir. Bazı adaylar ilk birkaç tercihlerini bilinçli olarak yazmakta, diğerlerini başkalarının öneri ve telkinlerine göre belirlemekte ve sıralamaktadırlar. Bu adaylar, hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıkları fakat tercih listesinde yer verdikleri bir programa yerleştikleri zaman "istemediğim bir programa girmek zorunda kaldım" seklinde yakınmaktadırlar.
Tercih sıralarının baslarına, isteyerek ve bilinçli olarak yazdıkları programlara yerleşen Bazı adaylar ise bir süre sonra programın beklentilerine uygun olmadığını fark etmekte ve hayal kırıklığına uğramaktadırlar. Bu da programlar ve meslekler hakkında edinilen bilgilerin bazen yüzeysel ve belki de hatalı olabileceğini göstermektedir.
Bireyler yükseköğretime, bir alanda bilgi sahibi olma yanında ve belki daha da öncelikle bir meslek sahibi olmak için girmektedirler. Bu bakımdan, bir yükseköğretim programının seçilmesi ayni zamanda bir mesleğin seçilmesi anlamına gelmektedir. Meslek ise bir kimsenin, çalışma ömrü boyunca sürdüreceği faaliyetlerin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Bu yüzden, bir kimsenin mesleğini seçmekle, genel yasam biçimi konusunda da bir seçim yapmış olduğunu söylemek hatalı olmaz. Çünkü meslek kişinin genellikle hayatini nasıl bir çevrede geçireceğini ve kimlerle etkileşimde bulunacağını belirleyen boyutlara da sahiptir. İnsanin hayatında böylesine önemli etkileri olan bir kararın iyice düşünülmeden verilmesi, hayal kırıklığına, mutsuzluğa ve başarısızlığa yol açabilmektedir. yükseköğretim hem birey hem de devlet açısından pahalı bir yatırımdır. Ayrıca yükseköğretim kontenjanları kısıtlı, programlara yerleşme giriş sınavlarındaki başarıya bağlıdır. Bu yüzden hatalı bir karardan dönmek çok kere mümkün olamamaktadır. Bu nedenlerle bir gencin, girmek istediği yükseköğretim programlarını belirlemede çok dikkatli davranması gerekmektedir.
Meslek, kişilerin belli bir eğitimle edindikleri ve hayatlarını kazanmak için sürdürdükleri düzenli ve kurallı faaliyetler bütünü olarak tanımlanabilir. Meslek etkinlikleri, birbirlerinden az çok farklı bireysel özellikler gerektirir ve yine bireylere az çok farklı doyumlar sağlar. Meslek seçimi, bir kimsenin, çeşitli meslekler arasından en iyi yapabileceğini düşündüğü faaliyetleri içeren ve kendisine en üst düzeyde doyum sağlayacağına inandığı birine yönelmesidir. Bu yönelme kararının doğru ve yerinde olması kişinin ne istediğini ve neleri yapabileceğini çok iyi bilmesine bağlıdır. Bu rehberde yükseköğretim programları ve bunların sonunda kazanılan mesleklerin gerektirdiği nitelikler ve sağladığı olanaklar hakkında bilgi verilmeye çalışılmıştır. yükseköğretim programlarının tanıtılmasında söyle bir yol izlenmiştir.
Dört yıllık eğitime dayalı olan "Lisans programları", konu alanlarına göre, "Matematik ve Doğal Bilimler, Sağlık Bilimleri, Teknik Bilimler, Ziraat ve Orman Bilimleri, Sosyal Bilimler, Dil ve Edebiyat, Eğitim, Sanat ve Spor" baslıkları altında gruplanmış ve bu sıra ile tanıtılmıştır. İkinci kısmında ise iki yıllık "Sağlık, Teknik, Ziraat Bilimleri ve Sosyal Programlar" olarak gruplaşan "Ön lisans programları," verilen sıra ile açıklanmıştır.
Bir program tanıtılırken önce programın ilgilendiği konu alanı bir veya birkaç cümle ile açıklanmıştır. Bundan sonra programda okutulan belli baslı dersler belirtilmiş, ders adlarının tek tek yazılmasına gerek görülmemiştir. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi, Türkçe, yabancı dil, beden eğitimi ve güzel sanatlarla ilgili dersler de, bütün programlar için zorunlu olduğundan bunların, her seferinde ayrı ayrı belirtilmesine gerek görülmemiştir. programları oluşturan dersler, lisede okunan derslerle ilişkisi göz önüne alınarak ve öğrencinin anlayacağı dille verilmeye çalışılmıştır.
Bir programa girebilmek, programı basari ile bitirebilmek ve daha sonra çalışma hayatında basarili olabilmek için gerekli özellikler "Gereken Nitelikler" baslığı altında açıklanmıştır.
Bir programda basarili olabilmek için her şeyden önce, o programın gerektirdiği zihin ve bilgi düzeyine sahip olmak gerekir. Bu da birinci aşamada, uygulanan Öğrenci Seçme Sınavı (ÖSS) ve ikinci aşamada uygulanan Öğrenci Yerleştirme Sınavı (ÖYS) ile ölçülmektedir. Sınavların iki aşamalı yapılması ve birinci asama sonuçlarının adaylara bildirilmesi, onların "Genel Grup" içindeki yerlerini görmelerine yardımcı olmaktadır. Ayrıca her yıl programlara kabul edilen öğrencilerin ÖSS ve ÖYS basari yüzdelik sıraları bir sonraki yılın İkinci Basamak Sınavı Kılavuzunda verilmektedir. Bundan amaç, adayların ÖSS'deki basari durumları ile herhangi bir programda istenen basari düzeyini karsılaştırmalarına ve basarili olabileceklerini umdukları programları tercih listelerine yazmalarına yardımcı olmaktır.
Bir yükseköğretim programında basarili olmak için gerekli niteliklerden söz ederken hemen her program için normalin üzerinde bir genel akademik yeteneğe sahip olmak gerektiğine işaret edilmiştir. Akademik yetenek kavramı daha çok soyut kavramlarla Eğitim yapan bir programda basarili olmak için gerekli öğrenme ve akil yürütme gücü yanında, o programın ilgili olduğu konu alanına ilişkin temel bilgi ve beceriler bütününü ifade etmektedir. Bu özellik ÖSS ve ÖYS ile ölçülmekte ve başvuran adayların sınavlarda aldıkları puanların ortalamasından daha yüksek puan alanlar yükseköğretim programlarına kabul edilmektedir. Rehberde "Normalin üstünde bir akademik yetenek gereklidir" derken ÖSS yüzdelik sırası her üç puan türünde 1-10 arası olanlar kastedilmektedir. Üstün akademik yetenek ise yüzdelik puanı en fazla 3'e kadar olanların sahip oldukları yetenek anlamına gelmektedir.
Bir programda basarili olmak için bazen özel yetenekler de gerekmektedir. Diş hekimliği için el parmak becerisi gibi. Bu tür özel yeteneklerin ÖSS ve ÖYS ile ölçülmesi mümkün olamamaktadır. Ancak adayların tercihlerinde bu hususu da göz önünde bulundurmalarının yararlı olacağı düşünülmüş ve programlar için gerekli özel yetenekler hakkında bilgi verilmeye çalışılmıştır.
Bir program için gerekli kişilik özellikleri hakkında bilgi verirken o programa özgü en önemli özelliklerin üzerinde durulmuştur. Ancak, sabırlı, hoşgörülü, geçimli ve insan ilişkilerinde basarili olma gibi kişilik özelliklerinden de söz edilmiştir. Çünkü olumlu kişilik özellikleri çalışma hayatında basari üzerinde önemli rol oynamaktadır.
Bir programı basari ile bitiren öğrencinin kazandığı "Diploma ve Unvan" belirtildikten sonra meslek elemanı olarak çalıştığı kurumda yaptığı belli baslı isler, görevini sürdürürken yaptığı faaliyetler de kısaca açıklanmıştır. Bir adayın girmeyi düşündüğü mesleğin tipik bir üyesinin nasıl bir ortamda çalıştığı ve ne gibi faaliyetlerde bulunduğunu göz önünde bulundurması ve böyle bir çalışma hayatinin kendi ilgi ve değerlerine uygun olup olmadığını iyice irdelemesi gereklidir. Rehberin bu kısmında verilen bilgilerin adaylara bu konuda az da olsa yardımcı olacağı düşünülmüştür.
Son olarak mezunların "çalışma Alanları" belirtilmiş, is bulma olanakları hakkında genel düzeyde bilgi verilmiştir. Is olanakları adayların meslek seçiminde en çok üzerinde durdukları bir husustur. Ne var ki bu konuda adayları tatmin edecek kadar ayrıntılı bilgi verilememiştir. Çünkü is bulma hükümetlerin ekonomik politikaları ile yakından ilgili ve oldukça değişken bir durumdur. Bir alanda insan gücü ihtiyacı olduğunda, bunu karşılayacak eleman yerleştirilmesine önem verilebilir ve kısa zamanda o alana işgücü talebi ve buna bağlı olarak mesleğin çekiciliği azalabilir veya tersi olabilir. Bugün için sağladığı olanaklar yönünden pek çekici olmayan veya tanınmayan bir meslek, bir zaman sonra çekici hale gelebilir. İyi gelir getiren sürekli bir is sahibi olmak her gencin Doğal isteğidir. Ancak bir kimse bu isteğini, ilgi ve yeteneklerine uygun, yani hoşlandığı ve en iyi yapabileceği isleri gerektiren bir meslek seçmekle ve bu mesleğin basarili bir üyesi olmaya çalışmakla gerçekleştirebilir. Ülkemizde yükseköğrenim görmüş gençlerin is bulma şansları sinirlidir.
Bu gençlere en önemli işveren durumunda olan resmi kurumlar arasında, sınavla eleman alanların şayisi giderek artmakta ve bir yükseköğretim diplomasına sahip olmak, bir ise yerleşmek için yeterli olamamaktadır. Bu nedenle bir yükseköğretim programına yerleşen gencin o programda kendini çok iyi yetiştirmesi, fırsatları değerlendirerek bir yabancı dil öğrenmesi ve mümkünse yüksek lisans öğrenimi yapması yararlı olur.
Ülkemizde yaşanan enflasyon nedeni ile maaş ve ücretlerden sık sık ayarlamalar yapilmaktadir. Bu nedenle meslek elemanlarının aylık veya yıllık kazançları hakkında kesin rakam vermek mümkün olamamaktadır. yükseköğrenim görmüş gençlerin çoğu kamu sektöründe, bir kısmi özel sektörde, küçük bir bölümü ise kendi özel is yerinde çalışmaktadırlar. Kamu kuruluşlarında ve özel kuruluşlarda ücretlerin sınırları yasa ve kararnamelerle belirlenir ve az çok standarttır. Bağımsız çalışanların gelirleri yüksek ama değişken olabilir. İyi gelir, meslekte ilerlemekle sağlanabilir; bu ise yeteneğe bilgiye ve disiplinli çalışmaya bağlıdır.
Bu rehberde yükseköğretim programları ve bunların hazırladıkları meslekler genel hatları ile tanıtılmıştır. Kuskusuz bir programı tercih etmeyi düşünen bir gencin öğrenmek istediği daha pek çok husus olabilir. Bu durumda kişi o meslekte çalışan insanların nasıl bir ortamda, ne gibi faaliyetlerde bulunduğunu görmek için işyerlerini ziyaret etmeli, çalışanlarla konuşmalı, konu ile ilgili yetkililerin görüşlerinden yararlanmalıdır. Bu rehber bir gencin çeşitli programları ve meslekleri çok yönlü olarak incelemesinde bir başlangıç olabilir ve daha ayrıntılı bilgi edinmede çerçeve rolü oynayabilir.
Meslek seçimi son anda, alelacele verilen bir karara dayandırılmayıp, çok daha erken yaslarda üzerinde düşünülmeli ve seçenekler iyice araştırılmalıdır. Bu açıdan bakıldığında rehber sadece lise son sınıfta bulunan yükseköğrenim adaylarına değil, daha küçük yaslardaki öğrencilere de meslek incelemelerinde yardımcı kaynak olabilir.
ALAN VE MESLEK SEÇİMİ
Çağdaş İnsanın En Önemli Kararı: Meslek Seçimi
Bilindiği gibi 1999 ÖSS” de bir çok değişiklikler olmuştur. Lisede öğrencinin kendisine en uygun alanı seçmesinin önemi daha da artmış, alanı ile ilgili olarak kılavuzda belirtilen programları seçen öğrencilerin AOÖBP katkısı artırılmıştır. 1999 ÖSS Kılavuzunda, lisedeki alanlar ile üniversitede ilgili oldukları belirtilen bölümler konusunda da bir çok değişiklikler yapılmıştır.
Bir okulu seçmedeki amaç eve yakın olması, eş dost tavsiyesi ya da rastlantısal olmamalıdır. Okul seçimi öğrencinin geleceği ile ilgili olarak seçeceği mesleklere göre bilinçli bir şekilde yapılmalıdır. Ülkemizde meslek bilincinin henüz oluşmadığını ve insanlarımızın çoğunlukla bilinçsizce bir mesleğe veya iş alanlarına yöneldiklerini biliyorsunuz. Lise 3. Sınıfa gelmiş hatta bitirmiş bir çok genç, henüz ne yapacağını ve ne olacağını bilmeden yaşamının verimli yıllarını harcamaktadır. Bu durumun, aileler ve gençler için umut kırıcı, yeni sorunları kışkırtıcı olduğunu yaşıyor ve görüyoruz.
Ülkemizde iş ile meslek birbirine karıştırılmaktadır. Meslek ve iş birbirinden farklı kavramlardır. Meslek bir kimsenin hayatini kazanmak için yaptığı, kuralları toplumca belirlenmiş ve belli bir eğitimle kazanılan sistemli etkinlikler bütünüdür. Meslek, belli bir tür alanda etkinlikte bulunabilme gücüdür. İş ise, belli bir iş yerinde sürdürülen benzer etkinlikler grubudur. Bir kimsenin mesleği olabilir, ama işi olmayabilir. Bir işin olması da bireyin mesleği olduğu anlamına gelmez. Günümüz dünyasında önemli olan bireyin meslek sahibi olmasıdır. Geleceğin dünyası meslek sahibi olan insanlarla belirlenecektir. O yüzden gençlerin iş sahibi olması önemlidir ancak meslek sahibi olması daha da önemlidir.
Meslek, bir kimsenin hayatını kazanmak için yaptığı,kuralları toplum tarafından belirlenmiş ve belli bir eğitimle kazanılan bilgi ve becerilere dayalı faaliyetler bütünüdür. Mesleğin sürdürülmesinde etkenlerden biri olan kazanç bireyin meslek seçimi kararını etkileyen tek etmen değildir. Bu kararı etkileyen sosyal statü, düzenli yaşam gibi farklı doyum kaynakları da vardır. Kazanç sağlama gibi sorunu olmayan kişilerin mesleki faaliyetlerini sürdürmelerinin yada bazı bireylerin az gelir getiren meslekleri çok gelir getiren mesleklere tercih etmelerinin nedeni de budur.
Meslek,bireyin yeteneklerini, kendini geliştirme ve gerçekleştirme yoludur. Bireyin kişilik özelliklerini, ideallerini, hayat görüşünü, değerlerini belirler. Birey gününün büyük bir kısmini işinde geçirir. Bireyin yaptığı faaliyet ilgi ve yeteneklerine hitap ediyorsa kişi mesleki açıdan doyum sağlar .Mesleki doyum ise, genel doyuma yansır. Bir nevi bireyin hayatta mutlu olması kendi özelliklerine uygun doyum sağlayacağı meslek seçmesine bağlıdır.
Meslek seçimindeki kararı bireyin,işindeki başarı ve başarısızlığını da etkiler. Her birey farklı ilgi ve yeteneklere sahiptir. Her meslekte farklı yetenekleri gerektirir. Bir kimse sahip olduğu nitelikleri gerektiren, sahip olmadığı nitelikleri gerektirmeyen mesleklerde başarılı olur.
Günümüzde meslek seçeneklerinin artması, buna bağlı olarak meslekte uzmanlaşmanın artması, mesleğe hazırlanmanın uzun süreli eğitimi gerektirmesi seçme işleminin önemini arttırmaktadır. Bireyin seçim yapmak zorunda olduğu meslekler geniş bir yelpaze göstermektedir. Tüm bunlar doğru ve gerçekçi seçim yapma zorunluluğunu artırmaktadır.
Bireyin gelecekteki yaşam tarzını belirlemesinde dönüm noktası olan mesleki tercihini yaparken doğru ve isabetli karar verebilmesi için izleyebileceği basamaklar şöyle sıralanabilir.

1.Bireyin yeteneklerinin belirlenmesi
(Ben neler yapabilirim?)
Yetenek belli bir eğitimden yararlanabilme gücüdür. Bireyin hangi eğitim programında başarılı olabileceğini gösterir. Yetenek meslekteki başarıyı etkileyen etmenlerden biridir ve temel gerekliliktir. Seçtiği mesleğin gerektirdiği en az yetenek düzeyine sahip olmayan bireyin o meslekte başarılı olması olası değildir. Bunun yanında sahip olduğu yeteneklerin ,kapasitenin altında bir yetenek düzeyi gerektiren mesleğe yönelen bireyin meslekte doyum sağlaması da mümkün olmayacaktır.
Akademik yeteneğin, okulda derslerdeki başarının yada başarısızlığın araştırılması, sözel yada sayısal düşünme yeteneklerinden hangisinde daha başarılı olduğunun belirlenmesi gerekir. Bunun için bireyin Fen, Sosyal, Matematik, Türkçe derslerindeki başarısı bir ölçüt olacaktır. Bunun dışında cisimleri üç boyutlu görebilme, şekiller arasındaki benzerlik ve farklılıkları bulabilme gücünün belirlenmesi de araştırılması gereken yetenek alanıdır.
Sayısal düşünme gücüne sahip olmayan , Fen, Matematik gibi sayısal derslerde başarılı olmayan bir bireyin Tıp Fakültesi, Diş Hekimliği, Mühendislikler gibi Sayısal puan ile öğrenci alan yüksek öğretim programlarında başarılı olması mümkün değildir. Cisimleri üç boyutlu görebilme, bir evin planına bakarak o evin yapılış halini göz önünde canlandırabilme ,bir şeklin açılımını düzlem üzerinde çizebilme gücüne sahip olan birey mimarlık eğitiminde başarılı olabilecektir.
Sözcükleri ustalıkla kullanamayan, zengin bir sözcük dağarcığına sahip olamayan kişinin dil ve edebiyat programında başarılı olması beklenemez.
2. İlgi Alanlarının Belirlenmesi
(Ben neleri yapmaktan hoşlanırım?)
Yetenekler, bireyin hangi eğitim programında daha başarılı olabileceğini gösterirken ilgiler, bireyin hangi faaliyetlerle uğraşmaktan zevk duyacağını belirler ve işin özüne iner. İlgiler, yeteneklerle ilişkilidir. İlgi duyduğumuz alanlar çoğunlukla yetenekli olduğumuz alanlardır.
Seçilecek olan mesleğin, insanlarla diyalogu, onları yönetmeyi, yönlendirmeyi, onlara hitap etmeyi, yardım etmeyi yoksa insanlarla değil de objelerle uğraşmayı gerektiren faaliyetlerimi içermesinin belirlenmesi, bunun dışında edebiyata, müziğe, güzel sanatlara karşı olan ilgilerinde belirlenmesi gerekir. Birey ilgi duyduğu, hoşlandığı işleri severek yapar. Bireyin ilgi duymadığı faaliyete yönelmesi hem mesleki doyumunu hem de başarısını olumsuz olarak etkileyecektir. İnsanlara yardım etmekten, insanların sorunlarını dinleyip sorunlarına çözüm aramaktan zevk almayan bir psikologun ne kendisine nede kendisinden yardım isteyen kişiye faydası olacaktır.
3.İş Değerlerinin Belirlenmesi
(Ben ne istiyorum)
Yetenek ve ilgilerin belirlenmesinin ardından bireyin meslekteki beklentilerini tanımlaması gerekir. İş değerleri, bireyin meslekte nelere önem verdiğini, mesleki faaliyetin sonunda elde etmek istediği olanakları gösterir.
Kazanç, yaratıcılığı kullanma, liderlik, yeteneğini kullanma, işbirliği, ün sahibi olma, sosyal statü, düzenli yaşam, değişiklik gibi iş değerleri vardır. Birey bu değerlerden kendisi için önemli olanları belirlemeli. Kendisine belirlediği bu değerleri sağlayacak mesleğe yönelmelidir. Ancak ilgi ve yeteneklerini de göz ardı edilmemesi gerekir.
Meslekte düzenli bir yaşama, sosyal statüye, işbirliğine, yaratıcılığın anlatım bulmasına önem veren birey kendisine bu beklentilerini sağlayabilecek olan “öğretmenlik” mesleğini tercih edebilir.
4.Kişilik Özelliklerinin Belirlenmesi
(Karakterim Nasıl?)
Meslek seçimi, bireyin kişiliğinin yansımasıdır. Bireyin meslek seçiminde isabetli olması kişilik özelliklerini çok iyi tanıyıp bu özellikleri gerektiren mesleklere yönelmesine bağlıdır.
Bireylerin çok farklı kişilik özellikleri vardır. Atak, girişken, çekingen, uysal, hırslı, idealist, derin düşünmeyi seven, sorumlu, bağımsız, duygusal, hayal gücü zengin, realist, mantıklı, etkin, sosyal, riske giren, heyecan arayan, sinirli, kendi başına buyruk, alçak gönüllü, düzenli, kurallara bağlı, içe dönük, dışa dönük vb. çok çeşitli kişilik özellikleri bulunur. Bireyin sayılan bu özelliklerinden hangilerine sahip olduğunu belirlemesi ,seçimini bu doğrultuda yapması gerekir.
İkna gücü yüksek, dışa dönük, insanlarla devamlı ilişki halinde olan girişimci niteliklere sahip olan birey avukat, politikacı yada pazarlamacı olabilir.
Kurallara bağlı ,düzenli,statüye önem veren , sorumlu, nesnelerle uğraşmaktan hoşlanan bireylerin,bankacılık, büro memurluğu, muhasebe gibi mesleki yönelmeleri isabetli olacaktır.
İzmir Öğrenci Yönlendirme Merkezinde geliştirdiğim “ Kişilik Meslek Envanteri “ ile bir öğrencinin yeteneklerine, ilgilerine, beklentilerine ve yukarıda belirtilen diğer bütün kişilik özelliklerine birden en uygun olan meslekler belirlenebilmektedir. Bu Envanter ülke genelinde bir çok özel okul ve dershane tarafından da halen iznimiz dahilinde kullanılmaktadır.

5. İlgi Duyulan Mesleklerin İncelenmesi
Bireyin kendini yukarıda açıklanan şekliyle tanımasının ardından ilgi duyduğu meslekleri tanıması gerekiyor. Bireyin meslekler hakkında araştırmasını;

a) Meslek mensuplarının yaptığı temel faaliyetler
b) Çalışma ortamı
c) Çalışma koşulları
d) Çalışanlarda aranan nitelikler
e) Mesleğe hazırlanma
f) İlk işe giriş
g) Meslekte ilerleme
h) Kazanç
ı) İş bulma olanağı ve mesleğin geleceği

konularında yoğunlaştırması gerekir. Bilgi toplamak için, meslekleri tanıtan kılavuzlardan, rehber kitapçıklarından, mesleki tanıtım seminerlerinden, okullardaki, dershanelerdeki rehberlik servislerinden, o mesleğin mensuplarından yararlanılabilir.
Karar aşamasında, gerekli alt yapıyı anlatıldığı şekilde oluşturan birey, sahip olduğu ilgi, yetenek ve kişilik özelliklerini düşünüp bu özelliklerini gerektiren ilgi duyduğu meslekte karar kılabilir. Üzerinde durulacak temel nokta bireyin kendini olmak istediği gibi değil olduğu gibi objektif olarak tanıması ,ilgi duyduğu meslekleri de olumlu,olumsuz özellikleriyle tanımasıdır."Ne kadar çok kazanabilirim?" yerine "Ben hangi işi en iyi şekilde yapabilirim?","Hangi ortamlarda ve koşullarda çalışmaktan mutlu olurum?"sorularına gerçekçi olarak yapılacak incelemeden sonra samimi olarak cevap vermektir.
Gencin meslek seçimi kararını etkileyen etmenlerden biri de anne-babanın genç üzerinde oluşturduğu baskıdır. Birçok ebeveyn çocuklarını bol kazanç getiren saygın mesleklerde görmek isterler. Ya da kendi ulaşamadıkları meslekleri seçmelerini arzu ederler. Meslek seçimindeki kararını net olarak belirlemeyen birey bu baskılardan etkilenir ve ailesinin istediği mesleğe yönelir. Birey bu şekilde seçtiği mesleğin ,kendine uygun olmadığını zamanla anlar. Kendi arzuladığı mesleğe ulaşmak için ya öğrenimini yarıda keser, ya da öğrenimini tamamladıktan sonra tekrar bir hazırlığa girişir.
Bu durum genç için zaman ve emek kaybı yaratır. Bu tip durumlara düşmemek için bireyin kararını kendisi vermesi, bu karar doğrultusunda ailesini ikna etmesi anne babanın da gencin bu kararına saygı göstermesi gerekir.
Kişilik özelliklerinize, yeteneklerinize, günün koşullarına uygun, bilinçli bir meslek seçimi, toplumda sağlıklı, mutlu, kendi kendisiyle barışık insanlarında şayisini da çoğaltacaktır.2000’li yılların Türkiye”sinin siz gençlerle daha umutlu, daha aydınlık olacaktır.
Ülkemizde kişilik envanterlerinin rehberlik ve psikolojik danışmada kullanımı yetenek ve ilgi envanterlerinin kullanımı kadar yaygın değildir. Halbuki öğrencinin psikolojik yardim almasını gerektirecek bir kişilik bozukluğunun olup olmadığını ve kazanmak istediği mesleğe uygun kişilik görüntüsüne sahip olup olmadığını anlayabilmek için kişilik testlerine oldukça gereksinim vardır.
Mesleğe yönelme sorunlarını ele alırken kişilik envanterlerinden yararlanmak, mesleki danışmada konuyu derinleştirmeye yardımcı olmaktadır. Öte yandan, meslek seçimi ve kişilik özellikleri arasındaki ilişki dikkate alındığında kişilik envanterlerinin eğitsel ve mesleki rehberlikte de kullanılmalarının gerekliliği açıkça görülmektedir.
Ülkemizde meslek seçimi konusunda hazırlanmış olan bazı testlerin döküm anlarında, kişilerin sözel yeteneklerinin olduğu saptandığı halde sadece ilgi duyduğu için sayısal meslekler de önerilmektedir. Aynı şekilde sayısal yeteneği olan bir öğrenciye de sırf ilgisi var diye sözel meslekler de önerilmektedir. Bu durum gençlerde, meslek seçimi konusunda daha da fazla kararsızlığa yol açmaktadır. Bu gibi sakıncalı durumlar, testlerin bilgisayar programlarını yapan kişilerin ÖSYM sınav sistemini ve liselerdeki sınıf geççe ve Alan seçme sistemini bilmediklerini göstermektedir.

Öğrenci Lise 1. sınıf sonunda alan seçmek durumundadır. Bu nedenle öğrenci yeteneğinin bulunduğu alana gitmeli, ilgi alanlarından ise yetenek alanına uygun olanlarını tercih etmelidir. Örneğin, öğrencinin sözel yeteneği bulunuyorsa ve ilgileri arasında gazetecilik, tıp, halkla ilişkiler, mimarlık vb. meslekler varsa burada halkla ilişkiler ve gazeteciliği seçmelidir.
Çünkü, hem ilgisine, hem de yeteneğine uygundur. Aksi takdirde tıp ve mimarlığı seçerse sayısal bölümlere gidecek, yeteneği olmadığı için de çok zorlanacak ve hem derslerden kalıp sene kaybedecek, hem de başarması çok zor olan bir alanda uğraşıp başaramadığı için de aşağılık kompleksine girebilecektir. Aynı durum sayısal yeteneği olan öğrencinin sözel mesleklere ilgisi var diye, sözel bölümlere gittiği durumlarda da görülmektedir.
Ayrıca meslekten beklentileri ölçüldüğünde yine beklentisine uygun olan meslekler içerisinden yetenek alanına da uygun olanlar öğrenciye önerilmelidir. Bütün bunlar ile yekinilmeyip öğrencinin içe-dışa dönüklük durumu dikkate alınarak önerilen meslekler arasından elemeler yapılmalıdır. Örneğin “Halkla İlişkiler” mesleğine yeteneği ve ilgisi olan bir öğrencini aşırı içe dönük ise bu meslek öğrenciye önerilmemelidir. Ayrıca öğrencinin yüksek ilgilerinden birden fazlasında çakışan mesleklere yönelmesi daha yararlı olacaktır.
Sonuç olarak, öğrenciye önerilen meslekler hem yeteneklerine, ilgilerine, meslekten ve hayattan beklentilerine hem de diğer kişilik özelliğine uygun olmalıdır. Aynı zamanda öğrenci sayısal veya sözel alanlardan da kendisine en uygun olanını rahatlıkla seçebilecektir. Öğrenci, sayısal bölümde ise (Fen veya Mühendislik) bu puan türünden öğrenci alan çok sayıdaki bölümler içerisinden bütün kişilik özelliklerine en uygun olanları seçebilmelidir.
Öğrencinin kişiliğini tanıması, eksik yönlerini gidermeye çalışması, kendisini mutlu edebilecek alanlara ve mesleklere yönelmesi, hem öğrenim hayatında, hem de diğer bütün yaşamında yararlı olacaktır.
Ancak testlerin bir gözlem aracı olduğu unutulmamalıdır. İyi bir gözlemle birlikte değerlendirilen test sonuçları, daha sağlıklı bilgiler verir. Günlük basın ve dergilerde sık sık rastlanan “Duygusal bir insan mısınız?” ya da “Saldırgan mısınız?” türünden anketlerle bilimsel olarak hazırlanmış testlerin birbirinden ayrılması gerekir. Çünkü gazete ve dergilerdeki anketler belli bir kurama dayanmazlar; öznel bir yöntemle seçilen soruların geçerlilikleri yada uygunlukları denenmemiş, yeterli sayıda kişiye uygulanıp standartlaştırılmamışlardır.
Buna karşılık bilimsel testler belli bir kurama dayanırlar, seçilen sorular denenmiş olup, yeterli sayıda kişiye uygulanarak standart hale getirilmişlerdir. Kısacası bilimsel bir test, ne amaçlıyorsa onu ölçer. Bilimsel testlerde her şeyden önce kuramsal bir kişilik modeli geliştirilir. Daha sonra, ölçülmek istenen kişilik özellikleri belirlenir ve bu özelliklere ilişkin sorular hazırlanır. Bu sorular önce bir ön denemeden geçirilerek çok sayıda kişiye uygulanır, ondan sonra daha geniş gruplara verilir.
İnsan kişiliklerinin birbirinden üstün yada aşağı olduğunu söylemek olanaksızdır. Örneğin; dışa dönük kişilerin, içe dönük kişilerden üstün ya da aşağı olduğunu değil, sadece farklı olduklarını söyleyebiliriz ve her iki kişilik özelliğinin de üstünlük ya da yetersizlik alanları farklıdır. Önemli olan kişilerin ne olduğunu bilmesi, yeteneklerini ve güçlerini kişiliğinin özellikleri doğrultusunda kullanabilmesi, yetersizliklerini giderebilmesidir.


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ZİHİN-BEDEN PROBLEMİ

GİRİŞ Zihin felsefesi, şuurla ilgili konular, fiziksel ölümden sonraki hayat, iradenin özgürlüğü, zihinsel hastalıklar, zihnin davranışta rolü, duygular (kızgın olmak, aşık ya da mutlu olmak nedir?) ve bunlar gibi birçok çözülmez sorunla ilgilenen bir daldır. Zihin kavramı ile ilgili temel sorunlar özellikle zihin-beden sorunu ile başka zihinler sorunudur. Bu ikisi zihin felsefesinin en temel problemleri olarak görülmektedir. Hatta Searle’e göre son elli yıldır, zihin felsefesinin temel tartışma konusu zihin-beden sorunudur. Öyle ki, filozoflar çoğu zaman başka şeylerden bahsediyor gibi görünürler fakat asıl amaçları zihin-beden sorunu hakkında görüşlerini bildirmektir. 1 Bu çalışmada 50’li yıllardan itibaren dil felsefesi alanında, 80’li yıllardan itibaren de zihin felsefesi alanında geniş ve derin etkileri olan eserler veren çağdaş düşünür John Searle ile birlikte, modern felsefenin kurucusu kabul edilen René Descartes, On yedinci yüzyıl filozofları olan Leibniz ve Spin

PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK

PSİKOLOJİK DANIŞMA VE REHBERLİK NEDİR ? Hızla değişen dünyamızda, meydana gelen bilimsel ve teknolojik yenilikler, toplumsal yaşamı da daha karmaşık ve içinden çıkılmaz bir hale getirmiştir. Bunun sonucunda, yeni neslin en iyi yetiştirilmesi, yeteneklerinin israf edilmemesi, hızla değişen dünyaya ve karmaşık toplum yapısına uyumunun en iyi şekilde sağlanması zorunlu hale gelmiştir. Bunun sonucunda PDR hizmetlerinin önemi kavranmış ve tüm dünyada yayılma hızını artırmıştır. Rehberlik öğrenci kişilik hizmetleri bünyesinde düşünülen ve bireyin, yaşamının çeşitli aşamalarında, gelişimine ve uyumuna etki eden faktörlerin bilinmesi ve onun yerinde kararlar veren dengeli bir kişi olması amacını güden hizmetler bütünüdür. Rehberlik kavram ve bir hizmet olarak bireyin gelişimine, bugünkü ve gelecekteki toplumun uyumuna yönelmiştir.

PSİKOLOJİYE GİRİŞ

PSİKOLOJİYE GİRİŞ ÜNİTE 01 psikoloji davranışın ve zihinsel süreçlerin bilimsel olarak çalışılmasıdır İlk psikoloji Laboratuarı : 1879 da Almanya’da Leipzing Üniversitesinde Wilhelm WUNT psikolojinin tarihi : İlk psikoloji Laboratuarı : 1879 da Almanya’da Leipzing Üniversitesinde Wilhelm WUNT tarafından açılmıştır. bununla psikoloji başlar.daha öncede psikolojik araştırmalar yapılıyordu ama modern anlamda bir labaratuvar açtı wunt. ve psikolojiyi bilimsel bir disiplin olarak tanımladığı o zamana kadarki yapılan araştırmalarıda kapsayan ilk ders kitabı yazdı . psikolojik yaklaşımlar : yapısalcı yaklaşım-işlevselci yaklaşım-gestaltçı yaklaşım-davranışcı yaklaşım-psikodinamik yaklaşım-bilişsel yaklaşım-insancıl yaklaşım