Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Sokrates-(M.Ö. 470 - 399)

Sokrat ile Yunan felsefesi, tarihinin Önemli bir aşamasına ulaşmıştır. Buraya kadar sözü edilen fdozollara öteden beri, "Sokrat'tan öncekiler" demek alışkanlık olmuştur. Bu deyiş bile Sokrat'ın Önemini vurgulamak için yctcrii bir katut sayılabihr. Gerçekten dc Sokrat, Yunan felsefesi tarihinin akışından ayırmaya olanak bulunmayan bir kişiliktir. Bundan sonraki felsefe akımlarının ana konusunu "Erdem nedir? Erdem-liliffin nitelikleri nelerdir?" sorulan oluşturur. Bu konuyu yakından incelersek görürüz ki, bu okulların vc felsefe akımlarının tümü erdemli kişi İdealitie model olarak hep Sokrat'ı gösterirler. Erdemli olan insajı, yaşamını aklı İle yöneten, tüm karar ve davranışlarına aklı ile yön veren insandır. Eu ideali, benzersiz bir şekilde, ancak Sokrat'ın gerçekleştirdiği kabul edilir. Bunun içindir ki Yunan felsefesinin bundan sonraki akışından Sokrat'ın kişiliğini vc insanlığım ayırma olanağı yoktur. Sükrat^n yaşamı vc ölü

Gor^ias (M.Ö. 483 - 376 ?)

Şüphecilikte çok ileri giden Sofist filozoflardan biri de Gorgias'tır. Gorgias Antik dönemin ünlü hariplerindendir vc tanınmış biçim sanatkândır Eflâtun onun adını taşıyan bir diyalogunda bize Gorgias'ı her türlü felsefi;nin karşıtı olarak sunar. Anlatıya göre Gorgias'ın "Doğa Konusunda ya da Var Olmayan Konusunda" gibi acayip isimli bir yapıtı varmış. Bu yapıtta üç kökten görüş ileri sürülmüş: "Bir pey yoktur, olsa bile bunu bilemezdik, bilsek bile bankasına aktammazdtk." Göcüldüpi gibi, bilimin olanaklarım yok etmek için Gorgias'îan daha ileri gidilemez. Gorgias birinci tezinde, 'fe^f^iV/^y_>iöj^fMr''diyerek Elcalılara yandaş oluyor. Bu tezini İse şöyle savunuyor: Eğer bir şey gerçekten var olsaydı; bu şey ya sınırsız, oluşmamış, başlangıçsız vc sonu olmayan bİr şey olacaktı; ya da smırh, oluşmuş bir şey olacaktı. Şayet ikinci şıkkı benimsersek, yani var olanı bir çokluk, sınırlı ve oluşmuş oian bir şey olarak an

Protagoras (M.Ö. 480 ^ 410)

Sofistlerle ilgili aktardığımız bu bilgiler, özellikle, Sofısderin ilklerinden ve de en ünlülerinden olan Protagoras için uygun diişer. Protagoras Atina'nın büyük devlet adamı Psrikk^'m çevresinde olanlardandır. O da, Anaksagoras gibi, Tanrıları reddetmekle suçlanmıştır. Gerçekte o, Tannlann varlığını reddetmemiş, ancak düşüncesindeki genel şüpheci karakterden dolayı, "Tanrtlar var tnj., yok Jnu, bilemeyiz" demiştir. Bundan dolayı tutuklanmış, ancak yargı uygulanmadan önce kaçmış ve Sicilya'ya giderken yolda boğulmuştur. Geleneğe göre Protagoras'ın, "Gerpek" adında bir kitabı varmış, bu kitabın başında çok ünlü şu kural bulunuyormuş: 'Tnsan her peyin ölpürüdür." Bu kuralın anlamı: Protagoras için tümel geçerli bir gerçek yoktur. Olsa olsa her insanın kendisine has İnançları, görüşleri vardır. Kendiliğinden olan bir gerçekten söz edilemez, bir İnsanın kendine görc gerçek saydığı şeyler olabilir. Eflatun'un aktardığına

Sofistler

Sofist kelimesinin öteden beri, biri geniş öteki dar iki anlamı vardır. Bu kelimenin geniş anlamıyla: İlkçağda, sofist denilince, genellikle şair vc filozof kişiler anlaşılır. Dar anlamı ise: Belli bir filozoflar topluluğuna, yani M.O. 500'de yaşamış olan filozoflar topluluğuna verilen isimdir. Bundan, başka "sofist" kelimesi, özellikle Efiâtun'un etkisiyle özel bir anlam kazanmıştır. Bu kötü anlamın haklılığı savunulamaz, çünkü bu ismi taşıyanlar, felsefe tarihi bakımından hiç de önemsiz kişiler değildir. Bundan önce tanıttığımız filozoflar, özde, doğayı araştıran bilginlerdi. Sofistler ise birer bilgin, birer araştırmacı olmayıp^ her şeyden önce birer Öğretmendirler. Sofistlere, özellikle İran savaşından sonra, İranhiann yenilip Atina'nm siyasal vc kültürel alanda büyük bir gcfişmc gösterdiği dönemde rastlıyoruz. Bu dönemde Atina'da vc ona uyan öteki Yunan kentlerinde köklü (radikal) bir demokrasi iktidara gelmişti. Bu demokrat idare şi

Demokritos-(M.O, 460 - 371)

emokrit (Demokritos) teolojlk görüşün zıddı bir evren açıklamasının tipik temsilcisidir. Ruhsuz vc hareketli evren görüşüyle; evrende yalmzca kör vc ruhsuz, ancak hareketli güçlerin egemen olduğunu benimseyen bir varsayım anlaşılır. Bu ruhsuz vc hareketli ancak kör güçlerin kendisi de nesnelerin birbirine çarpmasından oluşan baskı güçleridir. Demokrit evrendeki tüm olaylan, nesnelerin birbirine çarpması ve bu çarpma sonunda birbirlerine yaptıklan baskı ile açıklar. Bu kör, ruhsuz ve de harekeüı güçlere karşı, belli bir amaca çevrilmiş, beUi bir plâna görc hareket eden ve etki yapan güçler vardır. Eu güçler, ruhsuzdur, hareketlidir ve de geçerli zorunluluktur. Demokrit'in çok ünlü bir sözü vardır: Bu evrenden iki şeyi kaldtrmukgerekir-, "amaç ve rastlantı"- Evrende ne bir amaf, m de bir rastlantı vardır; yalm:sca ruhsuz ve hareketli bir zorunluluk vardtr. Demokrit, bu "ruhsuz ve hareketli" kavramlarıyla, doğa açıklamalanna son derece önemli

EleaU Zenon (M.Ö. 495 - 430)

Eflatun'un diaJoglanndan, Parmcnides'in vc 2 e - non'un M.Ö. 4 5 0 yıllarmda Atina'ya geldiklerini, Parmcnides'in o zamanlar epeyce yaşlı, Zenon'un ise 4 0 yaşlannda olduğu anlatılır. Zenon hocası Parmcnides'İ daha çok yapıtlarından tanımıştır. Zenon önemli bölümleri bize kadar ulaşan yapıtlannda, doğa açıklaması yapmak yerine eleştirici bir yorum yapmayı yeğlemiştir, Zenon'un yapıtı çok keskin bir mannk yaklaşımı olup, düşünceleri geliştirerek çok kesin sonuçlara ulaşmıştır. Zenon yapıtında çelişkiye çok yatkın olan "sonsuz" kavramını araştırır. Sonsuz kavramına ilk kez Anaksimandros'ta rastlamıştık. Anaksimandros sonsuz ve sınırsız olan "Apeiron"u evrenin temel ilkesi olarak düşünmüştü. Aynı şekilde, matematik çalışmalar yapan Pisagorcular sonsuz kavramı ile tanıştılar. Pisagorcular özellikle; sonsuz kiipük ile bir doğru ya da bir düzlemin sonsuz bölünebilmesi ile ilgilendiler. İşte Zenon, Pisagorculardaki

Parmenides (M.Ö. 529 - 440)*

Ksenofanes'in yerleştiği güney İtalya'daki Elea kentinde, Heraklit'e karşıt bir görüş ortaya koyan ünlü bir felsefe okulu kurulmuştur. Elea okalu denilen bu okulun ünlü temsilcisi ise Parmcnidcs'tir. Parmenides Heraklit'tcn daha gençtir. Ölüm tarihi konusundaki görüşler aym olmamakla bidikcc, Amerika M.Ö. 4 5 6 yılını benimsemiştir. O bize kadar ulaşan eğitsel (didaktik) yazdarındaj adını söylemeden Hcraklit'i cleşühr. Heraklit ile Parmenides ya da Hcrakütçilcr île Elea okulu arasındaki tanışma, felsefe tarihinin gerçek anlamda ilk vc de bilinçli görüş aynhğı sayılır. Nitekim Eflâtun kendinden önceki felsefenin tarihini yazarken; bu iki ekol arasındaki karşıtlığı önemli ilk fikir ayrılığı olarak gösrcrir. Parmenides, o zamanlar töre olduğu İçin, görüşlerini şiirsel olarak yazmıştır. Onun yapıtı eğitsel (didaktik) nitelik taşır. Bu yapıtın bize kadar da ulaşmış olan önsözünde Parmenides, bir araba ile Tannya nasıl girtiğİni vc ondan felsefi