Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Giorgio Agamben – Var Olmak ya da olmamak

Giorgio Agamben  22 Nisan 1942 de günümüzde yaşayan bir İtalyan siyaset felsefesi düşünürü ve eğitimcisidir. En önemli katkıları “Homo Sacer (kutsal insan)” ile istisna hali (‘ state of exception (İngilizce)‘ notstand (Almanca) kavramları üzerinde katkıları ile isim yapmıştır. Agamben İtalya’da Venedik IUAV Üniversitesi’nde; Paris, Fransa’da Felsefe Uluslar arası koleji ve Saas-Fee, İsviçre’de Avrupa Diploma – Üstü Okulunda Profesörlük yapmaktadır. Daha önce 1988-1992’ de İtalya’da Macerata Üniversitesi ve 1993-2000 de Verona Üniversitesinde üniversitede doçentlik yapmıştır. Birleşik Amerika’da Kaliforniya Üniversitesi, Berkley’de ve Northwestern Üniversitesi, Evanston, İllinoisde ve Almanya’da Heinrich Heine Üniversitesi, Düsseldorf’da misafir profesörlük ve ilmi çalışmalar yapmıştır. Genova İtalya’da Temmuz 2001’de G8 toplantısı için ortaya çıkan şiddetli protestolara ve buna önemli katkısı olan ‘”Kara Blok” ve “Anarşist” adını taşıyan grupların protestolarının analizleri üzerin
En son yayınlar

Kim Olduğumu Artık Biliyorum – Kim olduğunuzu biliyor musunuz?

Emre Caner , 1976 yılında İstanbul’da doğdu. Yıldız Teknik Üniversitesi Eğitim Bilimleri bölümünden mezun oldu. Piyasayla arasındaki ten uyuşmazlığı nedeniyle sık sık istifa etti. En sonunda şirket denen garip şeyin patolojik bir vaka olduğuna kanaat getirip, sadece okuryazarlıkla meşgul olmayı seçti (2003). Çeşitli dergiler adına muhabirlik ve yayınevleri için editörlük yaptı. Gazetelerin kitap eklerinde ve benzer nitelikteki internet sitelerinde kitap eleştirileri kaleme aldı. Cumhuriyet Gazetesi’nde ise fikir yazıları yayınlandı. Bir ukde ifadesi olarak “Öğrenciyken hep felsefe okumak istemiştim,” diyenlerden olmamak için felsefe lisans öğrenimi de gördü. Kitaplarında yoğunlaştığı alanlar tarih boyunca toplumsal cinsiyet algısının değişimi, 19. yüzyıldaki aydınlanma ve modernite hamlesi, İstanbul-Paris arasındaki kültürel etkileşimler ve eleştirel postyapısalcı okumalar oldu. Yayınlanmış kitapları: Toprak ve Kadın (araştırma, 2004), Kim olduğumu artık biliyorum (roman, 2007), Kap

Franz KAFKA – Dönüşüm Üzerine

Franz Kafka , (d. 3 Temmuz 1883 – ö. 3 Haziran 1924) modern dünya edebiyatının ikonik ve özgün yazarlarından biridir. Temmuz 1883’te Prag’da ufak moda eşyalar satan bir dükkan işleten Hermann ve Julie Kafka’nın 6 çocuğunun ilki olarak dünyaya gelmiştir. İki erkek kardeşi daha bebekken ölmüştür. Üç kız kardeşi de kendinden uzun yaşamıştır. Hukuk okumuş, boş zamanlarında yazmaya başlamıştır. Yazıları, ilk olarak Betrachtung, 1912 yılından itibaren yayımlanmaya başlamıştır. Kafka’nın duygusal deneyimleri ve ailesiyle olan ilişkileri eserlerinde özellikle günlük ve mektuplarında ifade bulmuştur. Babaya Mektup’ta (Almanca: Brief an den Vater) Kafka’nın bakış açısından babasıyla olan ilişkisi gözükmektedir. Hayatta olduğu süre içerisinde 7 kitap yazmıştır. Bunların yanında 3 tamamlanmamış roman ve birçok mektup ve günlük bırakmıştır gerisinde. Kafka yakın arkadaşı Max Brod’dan öldüğünde tüm bu eserlerini yakmasını istemiştir. Max Brod’un Kafka’nın bu isteğini yerine getirmemesi sayesin

Küçük Prens & Küçük Prens Tenimde Üzerine

Bu haftaki incelediğim kitap  “ Küçük Prens ”  her yaştan insanın okuyabileceği bir eser. Kitap sevenlerin her dönem mutlaka okuması gereken bir eser aynı zamanda. Aslında eserin ilginç bir serüveni var. Telif hakkı yasalarınca eser sahibinin ölümünün üzerinde 70 yılı geçmesi durumunda söz konusu eserlerin yayın hakkı serbest kalıyor. Yani özetle isteyen her yayın evi bu kitabı yayımlayabiliyor. 1 Ocak 2015’te bu durum Küçük Prens içinde geçerli oldu ve birçok yayın evi küçük prensi yayınları arasına dahil etti. Küçük Prens’i bilen biliyordu zaten ama bilmeyenlere de bu vesileyle tanışmış oldu. Küçük Prens kitapları, farklı yayın evlerinden farklı tarzlar da yayımlandığı için sayfa sayıları farklılık gösterebiliyor tabii ama genel olarak 100 sayfa civarında bir eser. 100 sayfanın içinde Küçük Prens’e ve öyküdeki diğer kahramanlara ait yazarın kendi resim (sulu boya) çizimleri de yer alıyor. Bu kadar az sayfaya sığabilmiş satırlar nasıl oluyor da okuyanı kendine bağlayabiliyor?

J. Saramago: Kabil – “İnsan türü evrendeki yerini ve varlığını hak etmiş midir?

Şans eseri  bir kitapçı da denk geldiğim, gözüme çarpan  Jose Saramago’nun sapsarı kitabı Kabil idi. Son zamanlar dünyada yaşanan olaylardan sonra sorguladığım “insan olmak” önermesinin üzerine sanki yangını körüklercesine idi. Bir kitabı okumadan önce biraz göz gezdirir ve neler bahsettiğini kapak yazılarından anlamaya çalışırım. Bu eserde de göz atarken kilit bir soru çıktı karşıma,  “İnsan türü evrendeki yerini ve varlığını hak etmiş midir?”  resmen kitap beni al ve oku der gibi bir yazıydı.   Kitap okurken elbette bunun cevabını veriyor mu diyerek okudum. Ancak bunun cevabının herkes kendi verebileceği için karşı taraftan bunu beklemekte haksızlık olurdu. Ama okuyucuyu olay örgüsünün içerisinde bunu düşünmeye sevk ediyor ve bunu yaparken de birçok kişiyi epey kızdırmış görünüyor. Eser fazlasıyla ağır bir kitap ve yazarın başını fazlasıyla bela sokmuş bir eser. Saramago’nun özellikle başını Katolik Kilisesiyle belaya sokmuş. Kitap dan biraz bahsetmek gerekirse; Kitabı

Sol Ayağım – CHRİSTY BROWN

“Hayatta hiçbir şeyim yok” diyorsanız ve hayata kendinize  güveniniz kalmadıysa “Sol Ayağım” kesinlikle okunması gereken kitaplardan birisidir. Kitap hayatın bütün zorluklarına rağmen hayatta nasıl tutunulması gerektiği anlatan fazla uzun olmayan bir eser aslında, en ilginç tarafı da kitabın gerçek bir yaşanmışlık hikayesi olması. Çok anlaşılır ve sürükleyici bir dille yazılmış olan roman özellikle çocuk ve  gençlere çok şey katabilir. Engellilerin, hastaların, kendileri gibi olmayanların mücadelesini anlamaları ve eş duyum kurabilmeleri için iyi bir başlangıç bu eser. Birinci ağızdan çektiği fiziksel acıları, bunalımlarını, çocukluğunun saf sevincini,hayal kırıklıklarını, inancını, aşkını, kıskançlıklarını, kederini okuyorsunuz. Beni en çok etkileyen Christy Brown engellerini aşarak kendisini bir kahraman ya da mağdur olarak sunmak yerine olduğu gibi, iyisiyle kötüsüyle bir insan olarak ortaya koymasıdır.  O hem  bir kahraman gibi kafasına koyduğunu yapacak kadar inatçı, yılmada

Sabahattin Ali – Kürk Mantolu Madonna (Yazma Üstüne)

Henüz yolun başında olan, düşüncelerine güvenmeyen yazarların yaptıkları en önemli hatalardan biri sistemli bir okuma yapmamalarından  kaynaklıdır. Belirli kitapları okumadan yazar olunmaz. Bunun için, beş önemli yazarın baş yapıtlarını okumakla bu serüvene  başlanabilir. Hangi ünlü yazara bakarsanız bakın hep bu okumuşluğun sonunda güzel ve kaliteli yapıtlar vermişlerdir.  Emin olun çoğu yazar ilk seferde istediği gibi yalın ve güçlü cümleler kuramaz. İyi yazarların önümüze gelen metinlerinin ilk halleri ile son halleri arasında inanamayacağınız kadar çok fark vardır.  Çünkü iyi yazarlar cümlelerine bakıp “Ulan ne yazdım ama be!” diye gururlanmak yerine onlarla sürekli didişirler. Öyle ki birçok yazar defalarca elden geçirdikten sonra yayınladığı yazılarında/kitaplarında bile kendince “ölümcül” hatalar bulur. Kimdir bu yazarlar peki? Önem sırası olmadan sayacak olursak; 1) Ahmet Haşim 2) Ahmet Hamdi Tanpınar 3)Sabahattin Ali 4) Peyami Safa 5)Refik Halit Karay Tabi bunlardan